Gül olsam açsam avuçlarında
Ellerinde büyüsem
Dudaklarında söz olsam beni anlatsan
Çocuk olsam yatsam uyusam dizlerinde
Masallar dinlesem
Böyle zamanlarda gelirdin
Çılgın rüzgarlarda
Bahçelerden taşarak gelen
Çiçeklerin kokusuyla
Derdim ki
Kırdın kalemini sen bu aşkın
Beni aşkın nârına attın
Gül ile yaktın suzan ile yaktın
Beni dermansız dertlere kattın
Kırdın kalemini sen bu aşkın
Heybeli den geçtik kahve için büyük adaya
Son vapur kalktı kafalar bir milyon nasıl gideriz şimdi
Bostancıya
Fayton tutsak geçer mi sevgilim bu serin sulardan
Karşıya
Düğmelerin patlar göğsünde kahkahalarından
Altın kolyeler sarardı ak gerdanını
Feleğim şaşardı görünce sütun bacaklarını
Kızgın kumlara serilirdi o dik göğüslerin
Alev gibi yanardı Süreyya plajı
Şehvetli bir rüzgarda havalansın mini eteklerin
Düşler kurdum kendime
Seni düşlerimin en güzel yerine koydum
Düşler yarattım ölümsüz
Geceler oldu zıpkın gibi düşlerinden geçtim
Düşlerimi çalar saate kurdum
Bir akşamda oturmaya bize gel
Oturalım göz göze dize gel
İki kelâm eyle dök zülfünü dile gel
Bir gülüşün yeter aşka gel
Sustuk yalnız bir gece
Gökyüzünden indirip mutluluk şarkılarını
Gizlerdik toprağa gözyaşlarımızı
lacivert akşamları arkamızda bırakarak
Bir şarkı söylerdik
Ağıt dağlayıp geceye
Şiir dökerim ateşe güle
Tuz basıp kanayan yarama
Bir bakışını dikerim
Kalbimin sancağına
Serperim gözlerinde ki güneşten
Kokun
Gizemli bir bulut gibi çökerdi
Asırlık çınar ağacının yapraklarıyla
Sinerdi osmancık sokakta
Gözlerimde mağrur duruşun çay içerdi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!