Sitemim değil vitrindeki güce
Olsa ancak dağlara dağlaradır
Gidecek hiçbir şey kalmadı güce
Çabam ölü sağlara sağlaradır
Düşlerin hiç gelmeyen ipe sapa
Ne ise yürüten çağı topuğumla ezdim,
Aralanacaktı bambaşka bir kapı, sezdim.
Bulamadım hiçbir pazarda ısrarla gezdim,
Saça ak düşüren emre mukabil kâmeti.
Bükülmeyen direk eğri duvara zor imiş,
Böyledir dünya girift hikayesi,
Tat izafi; renk, koku, ses izafi,
Atsak kevniyata enine kesi,
Bir derin hikmet zerrelerde hafi.
Kolay olmadı sanrılarımla yüzleşmek
Hangi tepeyi aştımsa
Bir yanılgı daha çıktı önüme
Diş geçiremedim,
Yalnızlığımı caddelere sürgün ettim
Neden kaf dağının ardındaydı anlaşılmak
Kale anahtarlarını yüklendiği boynuyla
Taassubunu deler diye sevmek
Korkup saklanan ruhlar bağnaz burçlara
Ne anlardı mantıktan stratejiden
Aşkın iâşesine terlemeliydi bidayette gözler
Yarılmalıydı akıl aşk için
Tüyden köprüde kaldım,
Yollar ipek serimi;
Uzak vehmime daldım,
Yaktı yine derimi.
Tüyler ürperten bir zamana düştük,
Her taze tohumun başını ezen;
Filiz verme iddiasında kütük,
Okyanus diye bataklıkta yüzen!
Gaspolundu hayalin her karışı,
Sürmeyi ruhumu çıkmaz sokağa,
Zamana şerh giydiren saat ettim.
Takıldım ummadığım yerde ağa,
Kalbime imkansızı vaat ettim.
İçimi kurutan derin fırtına,
Bu kez de bıraktı fikri nadasa;
Yumuk gözümle zamanın sırtına,
Zerreden dikmeli küreye asa.
Hayret haiz şu iniş çıkışlarım,
Felaketimi görür gibiyim
En içimin yuttuğu aksinde
Nakışında ısrar ettiğim sözün
Sessizlik kuyulanmıştı içimde
Karanlığın en renkli tonuyla
Belki de budur vezinleri çığlıklarıma giydiren
Tutmayı bilmeli insan ..
İyiliği yüreğinde..
İyi yürekli insanları yaşamında...
Sırları içinde..
Dilini gerektiği yerde..
Yarasını dışarıya göstermeden en derinde ,
Gözyaşını düşmeden kirpiğinde...
Tutmayı bilmeli insan ...
Her şeye rağmen.
Hayatın bir uc ...