Bir ışık huzmesi dağların arkasından
Canlılar kalkar, doğada içtima başlar
Yazıda yeşeren otların arasından
Sabahın kokusunu alır, serçe kuşlar
Ebegümeci üstünde, uçuç böceği
Dünyayı gezdi gözüm,
Özünden aldı özüm,
Bağrındaki ateşte,
Bir alevim, bir közüm.
Bir kuşun hafifliğinde, ömrüm gelip geçti,
Günahlar kurşun gibi, ruhumu delip geçti.
Gezegende mevsim artık çok kurak,
Kurumuş vicdanlar, kalpler de solmuş,
Kaçıp gitmiş fıtrat, gönüller çorak,
İnsanlık makamı... böyle ne olmuş!
Nefsimi zincirleyip bir ağaca bağlasam,
Tevbe istiğfar çekip ölene dek ağlasam.
Nokta'yla biter sözler, nokta'yla başlar.
Evren bir nokta idi, ilim bir nokta.
Nokta konur, talebe tahtaya bakar.
Her taraf nokta nokta, bu sonsuz çokta.
Uykuma gömerim her gece ölüm kaygımı,
İlle ölümle uyanmak, kadere saygı mı?
Gecenin/gündüzün birbirinden kaçışı,
Gün olmuş, yıl olmuş, ömür olmuş vesselam,
İnsanların etrafına, anlık bakışı,
Gün olmuş, yıl olmuş, ömür olmuş vesselam.
Son nefesi vermek için almış her nefesi,
Ķöye gidip son defa, yaksam sobamızı,
Güğümde inleyen sudan, bir çay demlesem,
Pencereme konan hatıraları yemlesem,
Bu sefer ben uyutsam, terleyen odamızı.
Gecelerin, gündüzlerin amansız bekçisi,
Ne kadar saklansak, onun için fark etmez.
Yalnız bırakmıyor, anın ritmik takipçisi,
Bir soluk yanaşıp da bir köşeye park etmez.
Doğumla ölüm arasına gerilmiş kapan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!