Ķöye gidip son defa, yaksam sobamızı,
Güğümde inleyen sudan, bir çay demlesem,
Pencereme konan hatıraları yemlesem,
Bu sefer ben uyutsam, terleyen odamızı.
Bir yalnız kal da gör!
İçin içini yer; erirsin,
Örümcek ağında gibi
Ağlarına tutunursun,
Ah'larına tutunursun,
Ve bir boşluk;
Şemsi dünyaya bırakıp kaçıp giden yıldızlar,
Ne kadar kalabalıksa o kadar da yalnızlar...
Şu garip hikâyemin yazarı ben miyim?
Bir öyküde yoksa, yaşayan beden miyim?
İçimden söküp al, sen bu yarayı,
Bir ömür yaralı, gezdirme gurbet,
Seçmez oldu gözüm, akla karayı,
Bu hasrete beni, ezdirme gurbet.
Bir seher vaktinde uçup gideyim,
Bir uğultu gibi kayboldun,
Her şey sahte, sen gerçektin oysa,
Artık ‘Hasret’ diye değiştirdim adımı,
Bana düşen, dost sohbetlerinde gülüşünü arayıp,
Hediye ettiğin hatıraları derleyip,
Adım adım sensiz geçen hayata serpmek…
Muamma bir ummanın, dibini boylar gibi,
Sımsıkı bağlı gözler, körebe oynar gibi,
Karanlık saplanmış sırtıma; yoklukta beden,
Korkarım bu dehlizde, kalacağım ebeden!
Nice aylar, yıllar koşup gitti de önümden,
Kalbimin korkusunu atamadım ölümden.
Bir ışık huzmesi dağların arkasından
Canlılar kalkar, doğada içtima başlar
Yazıda yeşeren otların arasından
Sabahın kokusunu alır, serçe kuşlar
Ebegümeci üstünde, uçuç böceği
Dünyayı gezdi gözüm,
Özünden aldı özüm,
Bağrındaki ateşte,
Bir alevim, bir közüm.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!