Yıldızlar titriyor gecenin kucağında,
Ölüm korkusu mu sardı yoksa gökleri?
Uzun boylu nehrin, kırılan bacağında,
Cançekişiyor belki, Selvi'nin kökleri!
Ve ölüm gelir yanaşır kapına,
Gözyaşları o dem için saklanmış,
Kimse bakmaz; reçetene, hapına,
Sanki gayret herkese yasaklanmış,
Görevli perdeyi çeker hanende,
Gecelerin, gündüzlerin amansız bekçisi,
Ne kadar saklansak, onun için fark etmez.
Yalnız bırakmıyor, anın ritmik takipçisi,
Bir soluk yanaşıp da bir köşeye park etmez.
Doğumla ölüm arasına gerilmiş kapan,
Sonbahar gelip oturmuş şehre,
Kaldırımlar sararmış, gün yüzü görmeden,
Mürekkebi bitmiş, yazar kasaların,
Bizim salça pes etmiş, sos olmuş marketlerde...
Sokak şimdi en duygulu anlarında!
Yüreği donmuş, kaskatı kesilmiş şehrin,
Ne gelene sevinir, ne gidene ağlar!
İnsansı yaraları var, hem de çok derin,
Kandillerinde ne hazin, tükenmiş yağlar.
Sensiz bensizliğimi ne vardı bilebilsem,
İçimde senden başka ne varsa silebilsem.
Hayallerim yırtılıp savrulduğunda,
Yüreğim için için kavrulduğunda,
Gönlümün direkleri devrildiğinde;
Sen gelsen ne olur, gelmesen ne olur!
Akan vakit yüzünü kışa dönünce,
Nokta'yla biter sözler, nokta'yla başlar.
Evren bir nokta idi, ilim bir nokta.
Nokta konur, talebe tahtaya bakar.
Her taraf nokta nokta, bu sonsuz çokta.
Uykuma gömerim her gece ölüm kaygımı,
İlle ölümle uyanmak, kadere saygı mı?
Gecenin/gündüzün birbirinden kaçışı,
Gün olmuş, yıl olmuş, ömür olmuş vesselam,
İnsanların etrafına, anlık bakışı,
Gün olmuş, yıl olmuş, ömür olmuş vesselam.
Son nefesi vermek için almış her nefesi,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!