S’alma uçurumlara giden yaşanırlık aslanı değilim. Algının bülbülüyüm.Kirlenmiş emellere karşı, karşı konulmaz sevdanı ilimle tanıştırdım.
Ahir zaman aşkları kendi ahretini burada kurmuş. Senin cennetine gelmek için sevaplarımı artırmaya çalıştım.
*Bir farkındalık  sahilindesin.Bir  bilinç   gülünün  büyüyen  kırmızılığısıdır.Bense  ilmi beynin gagasında taşıyan   ünlü bir bülbülüm.
-Beni ünlü kılan da  kırmızı gülündü.
Göğsünde  ünlü düşerse   ünlü düşmesi olur.
Yüreğinde ünlü ben  düşerse   bir ölümcüllük olayı sevgilim.Sesim yetmez  o zaman   sensizliğin düşmesinin   ses olayı olduğunu anlatmaya.
Ta  anısının  avradına  kadar   isyan  ekti  negatif    yüreklere karşı güçlenmeliyiz.
B’aşka  ne olur ki   sen   pozitif   hücreni  beslemezsen…Sen,   aşılmaz denilenlerin duvarı arkasında kalarak   içinde hücrende  hapsolursan.
İçindeki iç güzelin  konuştu:
-Haklısın, bunca yıldır Meryemsi  yaşadım. Bu neye merhemdi.Ya da   kimin madalyasını  saklıyorum ki? Ya da  kim bana   madalya  verdi de   saklıyorum   hala.  Bir duruşum vardı, bu duruşum devam eder; ancak içsel hazinemi saklamak  psiko-sosyal bağlamda  ne kadar doğru.
-Herkesleşmeden, kendi  özelimin   iç  prensesi  olup  seni de prens yapıp   yaşamaya kabullerimi sundum  gayrı. Bir yanlışın   uçurumunu  düze  etmeye geldim.Düzümün önündeki  çölde ,aşk ünlüsü    sözcükleri   yeniden   doğurtan, manalara   bütün dünyayı yükleyen,  aşkın   son mimarını gördüm.
-Teslim bayrağımı çekince hep mutlu ettin, hep mutlu kaldım seninle.
Görünmez, bilinmez, aşılmaz,   gizemli  mezarım meğer varmış.Meğer   beni  ölü gibi saklayan gerçeğin    aşılmazlığında huzur vardır.
-Şimdi   beynimde  tamlanan   yaşanacağın  denklemindeyim.Önyargılarım  zincirleme isim tamlaması gibi. Sorularımı ağlatan içsel sızılarım var şair diyorsun.
-Benim dışımda  başkasını  seversen  ya? İşte o zaman  ölürüm.
Şairin içindeki mert çocuk iman ederek:
Benim  tenhalarımda   gizlice  büyüyen  özel bir güldün.Kırmızılığın aşktı.
Kadınsal duruşun  aşktan da  insanlıktan da    yaşanacak  her şeyden  de öte bir yerde ütülenmiş,   bütün  hoşluklarımı mıknatıs gibi çekiyordu.
-Sanki insanlık fabrikasyonusun.  Bütün özellerin, özenle,özelceydi.
 İşte, sevilecek,   yaşanılacak,  ömrünü vereceğin azize.Ki sen azizesin.Azizelik  gizlidir zaten.Ki  özel bir kadınsın.Kadınlık satın alınacak  bir  içsellik değil.Kadın olan kadınlığın  kitabıydın.Ben bu kitabı  bir ömür  doya doya  okumaya geldim.Tozlu raflardan, gizemli Araflardan  arındırmaya, arıtmaya, onunla  arınarak sevmeye geldim.
Şimdi bu tahrip gücü yüksek önyargılarının mayınlı bölgesinden uzaklaşman gerek.
-Bütünlerim, bütün gerçeklerim mertlik kitabımın kapağında. Dünyamı bu kadar aydınlatan, ruhumu magmaya çeviren, tutkularıma volkanik akışlar yükleyen, canda açan gülümü bir yaprağının solmasına bile razı olmazken nasıl uçarım başka güle…
- Sen varken bir saatli bir bombadır başka güzeller...Bile bile ölemem.
ßir ucu sende bir ucu  bende olan dünyanın   uçsuz bucağıyız.Uçlarımız   kördüğüm gibi, uçarılarımız da öyle…Dahalarımız roman  gibi. Bu yüzden daha çok yaşacağımız varken içindeki tesiri yüksek kaygılarını silmelisin.
-Senli yaşanmışlığın ortasında  yüreğimi Ortadoğu  gibi yapamam.
Her gün yeni acılara taşınamam.Sen aşkın başkentiyken  viran olmuş  kentlere gidemem.Gitmemek üstüne  kutsi    postumu serdim.
-Aşkının ibadetini  kılarken, namazı bozan  şeyler  yapamam.Bu bir sevme, güvenme, içsel sözleşme andıdır bilesin Şulenar.
Kayıt Tarihi : 25.2.2013 20:32:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 


Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!