Bir başka zaman sende o derinden bakışın
Bilinmezlik perdesi ruhunda ki yakışın
Şifreleri çözülsün en derin hakikatin
Sonsuzluğa ulaşan bir Burak’tır gözlerin …
Gökyüzüne uzanıp yıldızları vereyim
Ama işte uzakta gamlı bir divaneyim
Karanlığa boğulmuş hükmünce gecelerin
Bir Yusuf gibi mahkûm zindanımı beklerim …
Siyah beyaz karede kaldı anılarımız
Yıllar geçti aradan bir serapmış canımız
Ağlasam sana değer,kalbim sızlar derinden
Sen kavuştun Mevla’ya biz de sıra bekleriz …
Bir buse alarak ansızın kanatlansam
Ta uzaklara durmadan uçsam diyorum
Bir bahar rüzgârıyla serhoş gamnâk başım
Ezelden serapa ıtrın mest eder beni
Ayrılıklar hüzün verir durur karşımda
Gönül çiçek çiçek açarken bile,
Bir yağmur ister ki solmasın diye
Bir bulut bir tufan olursun yine
Zaman mı bilmece bir meçhûl işte.
Ufkuma doğ güneşim ol diye diye
Tesbih tesbih çekilen gözyaşında saklısın
Sensin maksut matlubum ezelde fermanımsın
Göklere açılan el,sızlayan bir yaramsın
Gönül bir dem şad olsa uçuşur kanatlarım
Boşaltır su yükünü hasretle bulutlarım !
Güneş açsa ne olur bir özlemin ardından ?
Haşre dek sürer gider dinmez asla efganım…
Ta ezelden sevdasıyla kavuran
Nedir bu gamı keder bunca sûzan
Öyle hasret ki yaremi azdıran
Sevdikce yanıp ağladıkça kaçan
Belli ki küsmüş bize endam-ı Cemal etmez
Hasret tutmuş dağları geçmeye aman vermez
Her gecenin elinden karanlığı tutarak
Ermek için gerçeğe bir hayale bürünmez…
Sam yeline gizlenen bir ateştir nefesin
Perdeleri yakıver söndür firkat ateşin
Tam gecenin vaktinde heran bir gül açarken
Kalbe düşer hicranım,kondur vuslat busesin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!