Üst üste binmişler, insan selleri,
Kiminin başında, kavak yelleri.
Karıncalar gibi, koşar dururlar
Bir muammadır, kalabalıklar.
Çarşısında gezer,vitrin turlarlar.
Geliver bak yanıma ,sana diyecegim var
Dolapta altı aylık, yeten yiyecegim var
Ayakkabıyı sorma geçen saydım yirmiydi,
Hele urba sayısı, ya kırk ya da elliydi.
Elinde kaneviçe cumbada bekliyordun,
Ben işten dönünce de, kapıya iniyordun.
Şimdi hatırlıyorum, bir Ali amca vardı..
Omzunda küfesiyle, bazen yolda kalırdı.
Fakirlik diz boyuydu, lakin herkes mutluydu,
Bir sabah uyanırsan suyun sakin sesiyle,
Seyreyle İstanbul u bütün zerafetiyle,
Belki bir sandal gelir, sessiz geçer önünden,
Mest ediyor bu şehir görenleri derinden.
Martıların çığlığı dalgaları kucaklar,
Yürüyorum ,
Sessiz sakin adımlarla,
İstiklal caddesindeyim,
Ardımda geçmiş yıllar,
Cebimde yalnızlıkiarım,
Tekrar vuslat olsa,koşarak gelsem,
Hakkın huzurunda, rukua ersem,
Teslimiyet ile, secdeye varıp,
Hıçkıra hıçkıra,göz yaşı döksem.
Kabe yi özledim,bu hasret başka,
İstanbul la buluştum, belki de ilk kez,
Martılar karşıladı, coşkun seslerle,
Koşarken yaşamı, nefes almadan,
Eriştik bugüne, hiç anlamadan.
Büyüdün mü aşkım, ben neden farketmedim?
Daha dün Beşiktaş sahilinde,salıncaktaki ağzı şekerli,
Barboros yokuşunda kırmızı pelerininle sallana sallana yürüyen küçük kız
Sen değil miydin yoksa?
Sen değil miydin? " benim en tatlı kızım kim? " diye seslendiğimde,
Hastane kapısı büyükce olur,
Her gelen geçsin diye hep açık olur,
Kimi derman bulamaz, çoğu da bulur,
Dilerim hastane hep boş kalasın
Lüzum olduğunda şifa olasın.
Sakın kimse demesin, ben hasta olmam,
Rabbimin imtihanı kondu üstüme,
Şayet bir gün veda edip gidersem,
Bir tek kırmızı gül, koyun üstüme.
Bir sınav bitmeden, öbürü geldi,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!