Silinmeyi bekleyen numaralar
.
Sanki bin sene olmuş gibi hatıralar arkadaşlar,
Telefon defterinde silinmeyi bekleyen numaralar…
Tek, tek gittiniz, sararmış resimler mektuplar,
Okurken gözlerimden akan yaşlar,
Seyyah olmuş gece gezen ruh, elinde şamdan...
Gök kuşağı renkliliğinde gösterime giren filmler de.
Öyküler basılıyor sayfalara gece o hala geziniyor.
Deniz yükseliyor bir tusunami oluyor girdaplarda...
Çıkış noktası arıyor çırpınıyor çaresiz çığlık çığlık
Tutunmak istiyor amma nafile
Ey koca dünya!
Her gelen cevher arar,
Sırça köşkünde.
Buldum, bulacağım der yanar,
Hep düşünür tûlu emel…
Saltanat kurar, taç takar;
İnsanlar habersizdir,acı pusuda!
Acının sesi duyulur bir anda,
Kısır bir döngüdür hayat burada.
Acıya ait ne varsa beni korkutur…
Onu görmek istemesen de!
Küt diye,önünde durur:
Son çıkış
Umutlar la geldiğin ev yeni yapılmıştı.
Pencereler çok güzel perde takılmıştı;
Yerler parke döşeli mobilyalar son model!
Gönül anla
Dönmek yok geriye
Yollar kapalı
Beklemek beyhude
Halâ umut içindesin
Yenik düşeceğini bile, bile
Yıllar namlusunu çevirmiş üstüme,
Gönül hâla ilk baharın etkisinde!
Oysa hazan beni geçirmiş pençesine,
Gitgide soluyor her şeyin rengi,
Haşin esiyor karayeli…
Ömür,harcanmış bir hazine gibi,
Tüm hayat çılgınca çözümsüz bir gördüğüm,
Toprağın derinlikleri, kömürün kara rengi ölüm!
Anne eteğine yapışmış ağlayan bir sürü yetim.
Tufanı andıran bu can pazarı ve ötesi…
Gökyüzüne demir atan kara bulutlar,
Gölgeler nerede, nerede gölgeler söyleyin?
Hazan...
Güneşin soluk gamzeleri,
Tabiatı kanatır gibi.
Limon sarısı ağaçların,
Solmuş üstünde bukleleri!
Bulutlar mavi değil,mor;
Masalımızı anlat anne, bizi anlat bize…
Sevgini, özverilerini, almadan vermeyi öğret bize.
Sımsıcak uykuları bizim için nasıl terk ettiğini anlat,
Her an her dakika bizi kalbinde nasıl taşıdığını anlat
Kanatlarının altından uçtuğumuzda, uzun uzun gökyüzüne bakıp
Ellerin açıp sadece mutluluğumuzu istediğini anlat…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!