Hüznü taşımış bu sabah bulutlar.
Çatladı çatlayacak, buhranın eşiğinde gökyüzü.
Kimbilir..?
Yavrusuna ağlayan anaların çığlığına, sağır kalmış insanoğluna inat
Yüreklerin arsız, suskun yanına ağlayacak....
Ahh gülüşünü sevdiğim yıldız yangını bakışlı çocuk,
Korkularını kör kuyuların yamacına at ki;
Kül renginde açmasın yarınların,
Yarın ki sabahların...
Süheyla Güney Avcı
Ayrılıklarda eskir
Yalnızlıklarda eskir...
....külleri dağılmış ayrılıkların şarkısı gibi,
Unutulmuş satırların uçurumlarında,
Yorgun kederli bir ezginin, bezgin soluğu dağılırken;
Susturamadığım şehrin,
BARIŞ
Sonra bir çocuğun gülüşünü koydular savaşın ortasına.
Adı barış, sevdası barış, gülüşü barıştan yana bir çocuk...
Çocuk işte.
Öyle ya çocuk nerden bilir savaşı?
Nerden bilir öfkeyi?
BUGÜNDE BÖYLEYİM
Bugünde böyleyim;
Hüznün yükünü, acabaların kenarına koyan çocuk misali,
Yüzlerce soru katarını taşıyan gözlerle bakıyorum etrafa...
Köşeden bir kâğıtçı çocuk çıkıyor;
"Küçük çocuk düşlerimi özlemek vardı aklımda.
Sararmış bir kaç resim elime geçince hatırladım."
Süheyla Güney Avcı
Vakit gece...
Ve
Hüznüm seyrüseferde.
Minik bir rüzgarın yağmurla dansına takılıyor gözlerim;
Umursamazca, hüznüme inat karanlığın döşünde..
Ötesinde çocuk sesleri geliyor.
Uzayan yollardı, yüreklerimizdeki ayrılıkların ağrısı...
Gecenin ayazında rüzgârın tınısı yar olurdu bazen, ömrümüzdeki yoksulluğa...
Kalbim zindan karası kahır yüklü!
Duymak öldürürdü akşam bültenlerinin kanayan sesini.
Sayılamamış kurşunlarla, sayılan ölümler listesi, boğuk boğuk tünerdi gecenin ortasına!
Yürekleri kuşatan kırağılarıyla, sus pus olmuş ülkem!
Doğa Ana
Toprak ananın kucağında ötekileştirmeden bütün renkleri,
Bütün renkleri kucaklamak vardı ya;
Bencilliginin kurbanı oldu insan denen canlı...
Beğenmediği tüm çiçekleri yaktı, yıktı
Düş düşkünü us'um,
İsyan dalgaları savurur,
Metruk sevdaların üzerine..
Vuslata an kala,
Kızılca şafak dökülür avucuma.
Düşler ise



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!