Vakit gece...
Ve
Hüznüm seyrüseferde.
Minik bir rüzgarın yağmurla dansına takılıyor gözlerim;
Umursamazca, hüznüme inat karanlığın döşünde..
Ötesinde çocuk sesleri geliyor.
Doğa Ana
Toprak ananın kucağında ötekileştirmeden bütün renkleri,
Bütün renkleri kucaklamak vardı ya;
Bencilliginin kurbanı oldu insan denen canlı...
Beğenmediği tüm çiçekleri yaktı, yıktı
Düş düşkünü us'um,
İsyan dalgaları savurur,
Metruk sevdaların üzerine..
Vuslata an kala,
Kızılca şafak dökülür avucuma.
Düşler ise
Gecenin buğusuna yazılı kaldı düşlerimin rengi...
Gün doğumunda ne düş kaldı, ne de düşlerimin rengi..
Süheyla Güney Avcı
EYLÜL'ÜN GÖZYAŞLARI
Eylül dokundu sardunyalara.
Hem eylül hem yağmur.
Serinliğinde bir sıcaklık,
Sıcaklığında bir serinlik ile
Tatlı bir fesleğen kokusu
Seni anımsatır şimdi...
Süheyla Güney Avcı
Şimdi seni andıran akşamlardan
Fesleğen kokulu gecenin arasında
Alacakaranlığın şafağa gebe olduğu andayım..
Sesin dökülürken yağmurla kulağımın dibine
Toprağın büyüsüne kapılmışım...öylesine...
Yağmurla gelen düşlere firardayım.
Küçük fısıltıların arasından süzüldü ayışığının rengi...
Suskundu evren... Suskun...!
Sığındığım satır aralarından,
Bir kaç mısralık şiirimle,
Ağzının kenarından dökülen gülüşe, gizlice firar ettim...
Şiirlerime, gülüşünden bir fon çaldım, sessizce...
Topla gülüşünü gel; katık yapalım kokusu özgür, sazı, sözü, hecesi özgür sevdalara..
Süheyla Güney Avcı
Anılara bir kere dokununca
Kıyıda saklanan suskunlar harekete geçiyor...
Asi bir duvar kenarı gelinciği ayaklanıyor!
Hükmediyor isyana!
Unutulmuşluğa baş kaldırıp
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!