Sözüm Anlayana Şiiri - Kasım Kobakçı

Kasım Kobakçı
2934

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Sözüm Anlayana

Takvimler eskidi, vakit geldi dayandı hazana,
Veda etti şu aleme babam, yüreğimi yakana,
Yıktı geçti hanemi, sığmaz oldum fizana,
Geldik gideceğiz, lafım meclisten dışarı, sözüm anlayana.
*
Babam sakindi, sesi çıkmazdı garibin,
Gördü torun tombalak, doldu vadesi sahibin,
En ağır lafı insafsız olurdu, yoktu rakibin,
Ömrü vefalı yare yetmedi, sonu geldi tabibin.
*
Sıra geldi şimdi valideme, sene döndü güze,
Bu diyardan ayrılan anamdır, gelmez dize,
Yaşandı bitti o günler, yaş vardı yetmişe, yüze,
Altmışında göçtü anam, babamdan evvel düştü düze.
*
Atam validemsiz geçirdi, onca seneyi yalnız,
Varlıklı değildi lakin, bırakmadı bizi ıssız,
Küçücükken öksüz kalmış, çekmiş çileyi ansız,
Bizleri elmas içinde yaşattı, kendi gezdi farksız.
*
Demedi kimse şunlara, al sana öllüyün körü,
Şükürsüzler kapadı gözünü, açıldı şerrin türü,
Duraksayın biraz, benide bekleyin ey sürü,
Hatırdan çıkarmayın, hesap sorulur o dehşet günü.
*
Görülmedi cihanda böyle ana, böyle peder,
Doya doya koklayamadım, buymuş demek keder,
Ulaşamazlar şefkatte onlara, hepsi heder,
Siz bitmediniz, gönlümdesiniz, kader ne derse der.
*
Peder söylemedi evladım, biri yirmi sene diğeri beş,
Neydi atanın günahı, oldunuz kibirle kardeş,
Çekin ellerinizi yakamızdan, ikiniz de kalleş,
Ne olacak huzurda, hadi şimdi toprakla güreş.
*
Elin oğulları da, demedi ne kaynata ne kaynana,
Dağdan inip bey oldular, sığındılar limana,
Hanımın sırtından geçindiler, bakın şu zamana,
Etsin Mevla size de, muhtaç kalın bir samana.
*
Kullarda şaşar elbet, döneriz hatadan,
Düşmedi gözden tek damla, atam kalktı yataktan,
Derdi babam, kızlar görüşürüz o son duraktan,
Uzak olsun böyle soy, kocalarınız da korksun haktan.
*
Birisinin atası sattı savdı, yedirdi öteki uşağa,
Bizimkinin boş kaldı avucu, inmedi yere aşağı,
Sen ırgattın dedi, al sana bu boş kuşağı,
Seni temizler mezra, davar güdersin aştığın o dağa.
*
Sen yine de şükret, pederin etti seni adam,
Paşa oldun mu bilmem şehirde, köyde yoktu dam,
Kaynatan çekti altına binek, kalmadı gam,
Bundan gayrı sen düşün, yuttuğun lokma haram.
*
Ötekisi ise, aldığı tarlanın ödeyemedi borcunu,
Ödedi atam hepsini, sildi attı suçunu,
Sattı şimdi orayı, dikti binanın burcunu,
Bunu bari mert sanmıştım, meğer o da tutmuş ucunu.
*
Ata kadrini bilen anlar, bilmeyen utansın,
İşlesin zaman, göz pınarları kurusun, paslansın,
Yürüyeceğiz aynı yolda, akan sular bulansın,
Söylenmesin bunlara akraba, başka sıfatlar kalsın.
*
Kafi artık, ben de yuttum dilimi,
Kursakta bıraktılar, bütün o sevgimi,
Uçup gittiniz, viran eylediniz ilimi,
Mahlukat ne anlar gülden, yer geçer dikenini.
*
Yok benim kabahatim, vasiyet böyle yazıldı işte,
Yok Yaradan görüyor, kimseyle işim yok gösterişte,
Bilen tanır beni, bilmeyenler sanır kiriş te,
Akıllıya divane desen de, çare yok gidişte.
*
Bu sonradan görmelerin de, atamla vardı hesabı,
Büyüğe gitti haber, hasta peder, bozuk asabı,
Zor yetişti can verirken, bu nasıl insan kasabı,
Anası da çevirdi yüzünü, kesti tüm hitabı.
*
Yukarıda bahsi geçen, baksın kendi soyuna,
Olmadı bir tas çorbası, girmedi hiç koyuna,
Bunların ne tadı var, benziyorlar oyununa,
Sağ olana yok ki hayrı, ölüye olsun boyuna.
*
Benim atam döşekte yatarken, gidildi gezmeye,
Sözde takatleri yoktu, gelip de bizi görmeye,
Uğramazlar hiç, ikisinin de anaları benzer bezmeye,
Atalarına küs göçtüler, bakarlar mı hiç teyzeye.
*
Ufak olan lafını etti, buldu bir şişe serum,
Kendi atan yaptı mı benim atamın yaptığını, soruyorum,
Taşradan getirdi sizi kente, önünüzde eksikti bir oturum,
Erkekseniz reddedin, bu sözleri ben buraya koyuyorum.
*
Babam bir sebepti bu güzelliklere, inancımız tam,
Dağda keçi çobanıydınız, gezerdiniz yamyam,
Boş mu bu satırlar, cevap veremezsiniz, hepsi gam,
Yiğit oğlu yiğidim, Hak yoluyla dolsun akşam.
*
Yanlışa çekilmesin, ölüm gerçek, miras helal,
Yüz olması gerek, nedir bu dünyadaki celal,
Ah almamak gerek, budur insandaki kemal,
Değişmez, değiştiremezsin, gelsen cihana derhal.
*
Sanmayın ki, yanınıza kalır bu ettikleriniz,
Toprağın altı da var, oradadır biletiniz,
Ne mal kurtarır ne mülk, çürüyecek etiniz,
Öllüyün körü sizin olsun, budur niyetiniz.
*
Şimdi kuruldunuz, o süslü koltuklara,
Bakmıyorsunuz artık, o eski bolluklara,
Düştünüz şimdiden, o dipsiz boşluklara,
Selam vermem gayrı, sizin gibi toyluklara.
*
Eskiden bir hırkanız vardı, delik deşik,
Şimdi giyersiniz marka, atarsınız beşik,
Unuttunuz o günleri, atladınız eşik,
Yüzünüze tükürsem, dersiniz hava değişik.
*
Hatırlayın, o karlı kış gecelerini,
Babam taşıdı sırtında odun, ısıttı ellerini,
Siz keyif çattınız, o büktü bellerini,
Haram zıkkım olsun, yıktınız sellerini.
*
Bir zamanlar sofra kurulur, yenirdi bir kapta,
Şimdi ayrıldı gayrı, herkes kendi sapta,
Gözünüz doymadı, aklınız hep hesapta,
Değeriniz kalmadı artık, pul oldu kasap ta.
*
Ne diyeyim daha, dilimde tüy bitti,
İnsanlık dediğin şey, sizinle yitti,
Atamın emekleri, bacadan uçtu gitti,
Size insan diyene, aklım çoktan kilitti.
*
Varın gidin yolunuza, gölge etmeyin,
Bizim kapımız kapalı, sakın gelmeyin,
Adımızı anıp da, bizi kirletmeyin,
Öllüyün körü sizin olsun, bunu da bilmeyin.

Kasım Kobakçı
Kayıt Tarihi : 12.12.2025 11:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!