Yıllarca aynı rengindeydi bu sonbahar yaprakları.
Boynu bükük çaresizdi, ruhu ölmüş gözyaşları.
Müptelası gibi dolanırdı etrafta, duman altı ayyaşları.
Issız sokaklarda sünmüş, alkol kokulu savaşları.
Emilmiş kanı sonsuza dek, ruhu solmuş ölmüş çiçek.
Kalbindeki zehirli sarmaşık, bedenini sarmış vermemiş ışık.
O sabah mı çıkmıştın, bir gün önce mi
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin, çay mı kahve mi
Devamını Oku
Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin
Demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında
Gözlerinde karanlığı dar hücrelerin
Seni görür görmez özgürlüğümden utandım
Söyle ne içersin, çay mı kahve mi



