Halvet bahçelerinde düş kırığı gölgeler
Zaman gibi gelir gider ışığın ayracında
Bir yol arar çocukların aydınlık şarkısı
Kendi susuzluğuna kendi yöresinden
Bilinmez bir şehri kuşatır gibi pusatlarla
Üstüme gelir mevsimler cümle cümle
Seni sevmek benim şarkılı sesim
Orda ben söylerim herkes susar
Yokluğun bağrımda taş kayada yuva
Rivayet edilir belki günden güne
İçimi darmadağın eden bu telaş
Yorgun değilim aşktan bu savaştan
Kaburgamın altına şirler yuva yapar
Son pençesini gizleye dursun aşk
Ateş içinde başa sarar mevsimi
Yaşamak dolar içeri bir kaç nefes kadar
Seninle olmak düşer kalbime
Kalbim esir düşer zannetme sensizlikte
Kırık kalbine sığınmış bir cam parçasıyım farzet
Ellerinde açmış ah çiçeği ya da
Denizin dağlara yürüdüğü bir şafak
Zeytin ağacında paslı bıçak
Farzet bir rüyayım rüya içinde
Suyunu taşırmış bir ırmak
Tutmasam kendimi soluğum kesilecek
Aşk beni Asya dan ve bozkırlardan düşerek
Yepyeni bir ateş yakmayı öğretecek
Tutmasam kendimi gözlerini dileyeceğim
Yıldızlı bir gecede gökyüzünde sislenen
Unutma beni çiçeği
İsmini sevdim diye koparıp
Koklayamam seni
Ama taşırım korkmadan
Gömleğimin cebinde
Varlığa yetişen hız yağmurda açan kuş
Yüreğimin çıvgınında inat
Canımı çevreleyen ateş halesi
Ey humma ey aşk ey ezel
Savruldu yüreğim sana bir fer eyle
Gönlüme gönülden bir sefer eyle
Gel kucağım doldurmuyor mevziyi
Yara aldım gel kurşuni sabahıma
Kuşlarıda getir yanın sıra
Soluğu solgun gökyüzüne
Asi bir keder savurarak
İlk sen telkin et aşkı
Yaralı buldum ömrümü
Bir cemrenin kanadında
Kırkı uçtu gülüşümün
Gelinciğin nefesine
Bir düştüm tut içimi
Dile imdadını efkarın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!