Simya Şiiri - Yorumlar

Sayın Orhan bey yorumlarınızı dikkatle takip ediyorum ve faydalanıyorum.bu yorumunuzdaki (bir tarikat tekke vs. müntesipliği yoktur) cümlesini artı hanesi mi ? yoksa eksi hanesi mi ? olarak zikrettiniz ben anlayamadım.vesselam

hayırlı akşamlar efendim..

Köle diye mi sattın ayrılık ateşine
Sana köle olmanın değerini bilmeyen
Kendini dev saymanın sonsuz cehennemini
Benliğinde taşıyan gurur sarhoşu beni


Üstalık işte böle bir şey...Anlatım süper; Sade ve duru. Yüreğinize sağlık üstadım saygılar...

'iyi ki bilmiyor kalabalıklar
yağmura bakmayı cam arkasından,
insandan insana şükür ki fark var
birine cennetse birine zindan
iyi ki bilmiyor kalabalıklar.'

Demişti bi defasında da büyük şair..ne güzel demişti

Tıpkı şemsi yastıman gibi

o ne demişti

suda oynar balık
ne bakıyon alık
ne gözel de didim
dillerime sağlık

Ben Karakoç imzası taşıyan hangi şiiri okursam okuyayım 'Mihriban' ın sarı saçları yüreğime dolanır. Eski sevdalarım depreşir. Şair sülaleyi kutlarım.

Sezai Karakoç üzerinde durmak gerekir çünkü, hem tuttuğu yol itibarı ile şiirimizde iz bırakmış değerli bir şairdir hem de çok iyi tanındığını düşünmüyorum.Daha doğrusu biraz yanlış tanınıyor.Şöyle ki;

Mehmet Kaplan şiirlerindeki islami motiflere bakarak kendisini milliyetçi muhafazakar zümreye dahil eder.Genelde de böyle bir algı vardır.Bu algıda düzeltilmesi gereken bir nokta var.Sezai Karakoç Türkiye’de birbiri ile çatışan milliyetçi muhafazakar ve marksist sol ideolojilerin çatısı altında gelişen şiir ve edebiyat dünyasında, iki asli temayülün ikisinden de ayrı, nev-i şahsına münhasır bir yol tutturmuştur.

Kendisi her ne kadar tarzı ve söylencesi ile Ece Ayhan, Cemal Süreya, Turgut Uyar vb. İkinci yeni şairleri ile anılsa da ideolojisi ile onlardan ayrıdır.Aynı şekilde milliyetçi muhafazakar kesimden de ayrıdır, çünkü esas itibarı ile diriliş dergisi ile hayat bulan dünya görüşü iyi anlaşıldığında görülecektir ki İslami devrimcilere daha yakın düşünceler taşır.O nedenle muhafazakar ya da statükonun yanında bir duruşu olduğu söylenemez.Ancak o bir politika ve aksiyon adamı değildir ve şiirleri ‘’Kapalı Çarşı’’, ‘’Kan içinde Güneş’’,’’Kutsal At’’ gibi bir kaç istisna hariç ideoloji kokmaz.Zaten şiiri de klasik muhafazakar anlayışta olduğu gibi vezinli kafiyeli değil serbest tarzdır.Bu yönüyle de onlardan ayrı düşer.

Kan içinde güneş şiirinde kominist Rus işgaline başkaldıran Polonya’yı över.Macar ihtilalini yüceltir.Müslüman dünyada işlenen zulümlere kayıtsız değildir örneğin Kutsal At şiirinde Cezayirlilerin istiklal savaşlarına karşı sevgi ve ilgisini belirtir.

Tasavvufçu olarak vasfedilebilir mi bence hayır.Bildiğim kadarı ile herhangi bir tarikat tekke vs. müntesipliği yoktur.Şiirlerinde bunu aramak ya da bulmak çok olası değil.Ancak samimi bir insan, iyi bir şair ve güzel adamdır.Allah sağlık versin.

Paylaşım her türlü güzel. Kendisine hürmetler, dostlara selamlar

Şiirde anlatılmak istenen duygu doğrudan doğruya değil, dolaşık ve müphem bir şekilde anlatılmış.Şair yalan üzerine bina edilen arkadaşlık dostluk gibi kavramların sağlam olmadığını vurgulamak için balmumundan şehir ifadesini kullanmış.

Bunun suçunu biraz da kendisinde görmektedir.İkinci dörtlükte ağırlıklı olarak bu anlatılıyor.Samimi gönülden davranıp sevdiğinin kalbini kazanamadığını ona itiraf ediyor.

Üçüncü dörtlükte iş biraz daha karışıyor.Bir yandan kendini kibir ve gurur sahibi olmakla suçluyor öte yandan seçtiği sözcüklerle aşkına uluhiyet kutsi bir değer biçiyor gibi.

Son bölümde bütün suçunu itiraf ediyor.Şiir parça parça düşünüldüğünde bazı mısralara bir mana vermek çok zor.Daha doğrusu okuru onu değil bunu kastetmiş olabilir yargısına ulaşabilecek şekilde ikilemde bırakıyor.Şairin kastı net olarak okuyucuya ulaşmıyor.Sezai Karakoç şiirlerinin çoğunda genelde böyle bağlantısızlıklar var.

Bilinçaltının ifadesi olan gerçeküstü şiirde bile aslında serbest çağrışımlar belirli bir noktadan çıkar.Okur şairin bu çıkış nktasını keşfedince şiir anlam kazanır.Bütün mısralar arasında bir bağ kuramasa bile bir münasebetin varlığını keşfeder.

Sezai Karakaoç üzerinde önemle durulması gereken şiirimizde iz bırakmış bir şahsiyettir.İkinci bir yorumda bazı hususlara daha değinmek isterim.

Böylesine kendini güzel sanatlara vererek bizlere şahane eser
ler sunanlaramüteşekkirim. Şiir doyurucu bir şiir. Şiirdeki tema bana göre yalanlarla yapılan insanlık ve hizmetler. Yalan ve yalana farklı iki derin kavram.Benzetmeler var.hakiki bir eser tam puanla kutluyorum yazarı. Onlara ihtiyacımız var.Saygılarımla.

Yeşilçam sokağı gibi oldu bu sayfa maaşallah:)
Anadolunun çeşitli kentlerinden kızlar oğlanlar artiz olmak için cuppala diye İstanbul'daki Yeşilçam sokağına atarlardı kendilerini..Bu sayfa da öyle oldu:)

Kininizi Allah’ı o fütursuz kelimelerinize alet etmeden kusun

Allah’ı herkes çok sevmeli, aldığın nefes yediğin ekmek su her nebatatın zerresi ona aittir ve onundur ister kabul edilsin ister edilmesin

Zira! Bu güne kadar abuk sabuk şiirlerden rahatsız olmayanlar bugün kinini sayfaya kusmasının lüzumu da yoktur haddi de yoktur

Burası er meydanıdır herkes her şeyi söylüyorsa bu anlamlı ve mahlûkatın mantıklı ve şerefli canlarında olan şiirin sahibi de ,burada gönlünden geçenleri edebi lisanıyla yazmasın kadar doğal bir şey yoktur.

Madem sevilmiyor beğenilmiyor şairin şiirine yorumunuzu ve düşüncelerinizi yazabilirsiniz
Ancak bütün mevcudatın hatta senin ve bütün canlıların sahibine dil uzatanın dili lal olur …

Vesselam eğer şükredemiyorsak hakaret bari etmeyelim edenlere müsaade etmek edenler kadar mesuldür.

Bu vesile ile günün zirvesine yükselen anlamlı şiiri ve gönüllerin şairini tüm kalbimle kutluyorum.

güzel dizeler, tebrikler