Bursa'da Zaman Şiiri - Ahmet Hamdi Tanpınar

Ahmet Hamdi Tanpınar
44

ŞİİR


577

TAKİPÇİ

Bursa'da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su.
Orhan zamanından kalma bir duvar...
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.

Bir zafer müjdesi burda her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanın
Güvercin bakışlı sesszilik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camileri eski bahçeler,
Şanlı hikayesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengamelerin
Nakleder yadını gelen geçene.

Bu hayalde uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller
Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şakırtısından
Billur bir avize Bursa'da zaman,

Yeşil Türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk Bir musikî gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kur'an sesini.
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.

İsterdim bu eski yerde seninle
Başbaşa uyumak son uykumuzu,
Bu hayal içinde... ve ufkumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevi ahenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette
Belki de rüyası büyük cetlerin,
Beyaz bahçesinde su seslerinin.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Sizce bu şiir ne hakkında?
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Naki Aydoğan
    Naki Aydoğan

    Ölümlü olmasak uyuyabilir miydik ve doğumlu olmasak uyanabilir miydik? Ölüm ve doğum her an var. Tüm canlılar bir doğup bir ölmüyor. Yaşarken bile yeniden doğup yeniden ölüyoruz. Yeniden doğamamak hücreler arası organlar arası geçişkenliğin tıkanması anında hastalanmamız. Yoksa ölmek tatlı asıl doğmak acı. Uykuda ise bedenimiz ölmüyor ama ruhumuz bir nevi bedenimizi terk ediyor. Ölenle doğmamış olanın bir zamansalında geziyor dönerken rüya görüyor. Bilim maddenin varlığı ile alakalıyken metafizik maddenin yokluğu ile alakalıdır. Bir ömür yaşam içinde maddeseliz yoksa maddesel değiliz. Bu yüzden bilim kesin değil göreceli bir durum. Gerçek ideler maddesel olmayan gerçeklerdir. Bir nevi gerilip çekilmeyen bilinmeyen ama maddesel konumda düşünülebilen şeylerdir. Ölüm uykusu maddesel varlığımızla mecaz anlamda uyanıkken kendimizden geçip yokluğa karışmamızla alakalıdır. Uyanıkken düşünürken bile kendimizden geçip geçmişi ve geleceği düşünerek yokluğa karışabiliyoruz. Bedenimiz tamimiyle geçişken ligini yitirince işte o zaman geri dönemeyerek ölümlü halimiz kesin olarak sonlanıyor. Ama genlerimizi neslimize aktardığımız gibi düşüncemizide aktararak neslimizle bir nevi yaşamaya devam ediyoruz.

    Cevap Yaz
  • Romantikoss Favoritess
    Romantikoss Favoritess

    Ölüm uykusu mecazi anlamda var; eğer bahtsızı mecnunu ayşeyi firavunu okumadan su sesi dinliyorsak...
    sadece kendimizi savunurduk
    bir hiçlikte ama aynı denklemde

    dedemizi
    atalarımızı
    savunamazdık

    su sesleriyle
    türbeleri gezerdik belki yine de ...
    ölüm bu tılsımlı ebediyette

    bence öyle

    Cevap Yaz
  • Vezir Pehlevan
    Vezir Pehlevan


    ÖLÜM UYKUSU diye bir şey yoktur. Bu tamamen hurafi bir
    uydurmasiyondur?
    Canlılar uyurken bütün organların hayati devinimi devam
    etmektedir...Uyku bir çeşit dinlenme halidir. Ölümde ise
    Canlıların bütün hayati fonksiyonları tamamen bitmiştir.
    Yani uyku ve ölüm arasında hiç bir Fizyolojik benzerlikler
    yoktur. Bu tamamen hilafetçilerin, cahil-cühela kesimini
    Cehennem korkusuyla Şeriat safında toplama eylemidir...
    Bu görüş tamamen OZAN ÇAKIROĞLU'na aiittir. Herkesin
    fikri hürriyeti kendini bağlar...VESSELAM

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (35)