Ve zamanıydı... Gelmişti şiir
beni yoklamaya. Bilmiyorum, bilmiyorum nereden
geldi, zemheriden mi yoksa bir nehirden mi.
Bilmiyorum nasıl ya da ne zaman,
sesler değildi, sözcükler değildi,
sessizlik de değildi,
fakat beni çağırıyordu bir cadde,
gecenin dalları,
ansızın başkaları,
şiddetli yangınların arasından
ya da belirsiz yüzümle oradan
dönerken yalnız,
dokunmuştu bana.
Ne söyleyeceğimi bilemedim, ağzım
bilmez
isimleri,
gözlerim kör,
ve kımıldadı bir şeyler ruhumda,
ateş ya da unutulmuş kanatlar,
ve kendimce yorumlayarak
anlamını
o ateşin,
yazdım ilk güçsüz dizeyi,
güçsüz, içeriksiz, saf,
saçma sapan,
hiçbir şey bilmeyen birinin
hikmeti gibi,
ve birden gördüm göklerin
kımıldayıp açıldığını,
gezegenlerin,
titreyen bitkilerin,
delip geçti gölgeler,
okların, ateşin ve çiçeklerin
gizemleriyle,
kıvrımlı gece, evren.
Ve ben sonsuzca küçük varlık,
koca yıldızlı boşlukla
sarhoşum,
benzeriyim,
görüntüsüyüm gizemin,
uçurumun bir parçasıyım,
yıldızlarla tekerlendim,
rüzgârda uçtu yüreğim.
Pablo Neruda
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy.
('Memorial de la Isla Negra'dan, 1964) .
Kayıt Tarihi : 6.9.2006 23:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!