Askerileştirilmiş bir ülkede, caddeleri boyunca
milliyetçi marşlardan yükselen çağırışların yayıldığı
bir kentte üzerine aldı genç bir adam
biçimlerin varlığı, türeyişleri ve geçerlilikleri üzerine olan
araştırmaların sorumluluğunu.
Bu amaçla kullanabilirdi beş duyusunu da,
ne ki duyuların gücü uykuyu aşamadı.
Şafakla sona erdi bu iş.
Raketler patladı gürültüyle gökyüzünün arka zemininde.
Üst üste yığılmış duvarlar titredi gül kızıllığınca
başkanın isim gününde.
Değişik kadınlarla cezalandırılmış yazlar kayboldu.
Arada sırada tökezliyordu caddede
insan yarılmış bir balık gibi kıvranan geçmişinin üzerine.
Gizemli tek bir ışıkta hissetmek için
bir
sürü
resmi
insan
yaşayan
bedenle
metalin devinime
geçirilebilmesi gibi yaratabilmek için,
ovuşturmalıydı insan gözlerini,
bakmalıydı nesnelerin dış yüzeylerinden.
Bir unsur gibi içeri girebilir de sen bir duvarcı yüzüne,
tersine daha da güvenlikte ötekiler, eğer insan hayatlarıyla
bir bağlantıları yoksa,
tersine daha da güvenlikte ötekiler, eğer insan hayatlarıyla
bir bağlantıları yoksa.
Kızardı gökyüzü şafakla ve gösterdi güneşin etini.
Tısladı tünellerle alt üst edilmiş toprak,
titreşti ilk trenlerin ürperişleriyle.
Rica, bilinmedik bir leş kokusu, boğarcasına yayılıyordu
hâlâ daha sık bir şekilde, bedenin simetrisine saklanmış
lâboratuvarların uzak köşelerinden.
Ülke savunmasını paçavraya çevirdi rüzgâr bir gün.
Ertesi sabah şarkı söyledi alanların çevresinde proletarya,
ara sıra duyuldu bir yerlerden bir kaç el silâh atımı.
Biçimlerin araştırmacısı uzandı kaldı evine doğru
yükselen dar basamaklarda
kaskatı ensesiyle. Bir kırmızı horoz, altın renkli bir kitle
yarım ay biçiminde eğilerek boğuk sesle vuruyordu
O’nun kafasına ve ötüp duruyordu.
[1932].
Czeslaw Milosz (d. 1911, Polonya)
Çeviren: İsmail Aksoy
Kayıt Tarihi : 12.11.2005 21:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!