Renksiz ve sessiz bir evreni tasvir ediyorum
kelimlerim sessizlik
sessizliğim kelimesiz
içim içimle konuşur
Tanrım o sen misin yoksa
korkmuyorum seni duyunca
Tencereden tüten koku
ne bir öykü fısıldar ne de korku
alır beni bu günümden sürükler maziye
annemin tebessümüne
gözlerindeki yılgınlığa
ölüme direnen hayata
Sür ellerini denize
Terlesin avuçların
Mendilime sinsin kokun
Yokluğunda avutsun
Ne çöllere tutkunum
Ne de vadilerde gömüldüm
buz kesince vücudum
duvarlar terledi
bir kase su
içinde buz taneleri eridi
gözlerim cinlerden biri
makberlerde cesetler diri
Tırnakları kan toplamış
mahzun ve tarihî surat
mazide kaldı o kır at
asır mı yahut an mı
peşine takıldığımız hayat
heyhat
Bağırsam yıldızlar dökülür mü yere
ağlasam taşar mı ki dere
gecelerin hakimi sivrisinek
gündüzlerin nöbetindedir nizami sinek
uykularım gerçek gerçeğim yalan
kuru ekmek gerisi soğan
Sessizliğe doğru yürüyor
ölüp de dirilen insanlar
çöllerin mavi ışıkları
gökyüzünü süslüyor
bir sabah uyansam
sesini mutfakta duysam
enginlere dalan güneşim
semayı turuncuya boyadı
geceye kurşunî rengi
utangaç ay yansıtır
saklanır bulutların ardına
yürüyen çıplak kadına
Kaçıncı dünyada yaşıyor olduğumun hesabını şaştım
kedi miyim fare mi
bilemiyorum
rüyaların avucunda büyüdüm
ufukta kızıl güneş
tarlada tütün
Ben bir ucubeyim
suretim çürük armut
sesim cehennem kapısının gıcırdayan menteşesi
günlerim seneler uzunluğunda
gecelerim asırlara bedel
bir el boğuyor beni yatağımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!