Bulutlar gri…
Dağlar, nehirler, toprak gri
Yolları tüketirken sessizce
İçimdeki ses gri
Kendi iklimimde
Duygularımla kavgadayım
Çocuksun derdi...
Hiç dert görmemiş gibi...
Yüzün çizgisiz ve ellerin narin
Işıl ışıl, hiç sönmemiş gözlerinin feri
Dudaklarınsa her an gülmeye meyilli
Saçlarında bahar kokuları...
Masmavi bulutlar görürdük sevgilinin gözlerinde
Gecenin koynundan çalınan yıldızlar takılırdı saçlarımıza
Mutluluklarımız, bir papatyanın narin yapraklarında,
Bir uçurtmanın kanatlarında süzülürken umut,
Ölü nefesler üflendi canlarımıza
Kayıplarım var, kime soracağımı bilmediğim
Karanlıklar var, sorguladıkça içine sürüklendiğim
Sustuklarım var, nasıl dile getireceğimi bilmediğim
Hikâyet-i aşkta ahüzâr eden bülbül idi, gül can-azar, devrân hoştu(!)
El'an gülün figanı arşı aştı, bülbül hâmûş, aşk mı değişti?
Yok olma arzum
Yaşama sevincim
Kavga ederken
Her ikisi de sen
*
Tek sayfa kağıt
Samsun'da atlı bir süvariydi dedem Reşit
Atının sırtında kahramanca oldu Şehit
Çok sonradan nineme gelmiş kara bir kâğıt
Kadınlar hep bir ağızdan yakmışlar ağıt
Köyde sessiz bir kuraklık, kurudu üzüm
Sen, Uhud tepesinde sabırsız, yaydan çıkmış bir ok
Sen, göğsümün üstünde oturan Taif’ten bir taş
Sen, Kerbela’da Hüseyin’den bir damla su esirgeyen Fırat
Ben, kurtuluşun, son çaren, kaderine kazınan derin hendeğim
Ben, yüreğindeki buzdan putları kıran Mekke’nin fethiyim
Ben, ben sana gökten zembille inen her şeyim
Tanış idik doğmadan
İnandık biz korkmadan
Yürüdük hiç durmadan
Daha yorulmadık ki…
Dostluk Bâki… Dostluk Bâki…
*
Şeksiz, şekvasız gel, sükut et Sevgili
Hatıra mahzenimden geçiyorsundur
Adsız, günahsız gel, kâbe et kalbi
Hakikât kapısından geçiyorsundur
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!