Bülbülvâri nidâlarla bir sahtekâr, âhüzâr edip gûyâ aşkını âşikâr eder,
Gül sükûtta bu sahtekârlık karşısında, zirâ gerçek aşık âr eder.
Cam kırıkları gözlerinde kanadığım
Dudaklarımdan sızar kızılca bir damla
Sessiz çığlıklarla haykırır kalbim
Hayfâ ki gafilâne gözlerim sahte âşıkla oyalandı çend zeman
Şeydâ ki âşık-ı sadık gözler a'mak-ı ervahımda idi her deman
Vakti gelince çöker gönle bir sızı;
Yolcuya yük olur kalbin ağı ızdırap.
Ne kadar saklansa kaderin izi,
Sonunda görünür; kaçış yok, hesap.
Dünya bir gölgedir, geçer serinden;
İnsan konuşunca sanır ki hüküm onda
Bilmez; asıl hakikat saklıdır sükûtta
Koca kainatı tartar kendi aklınca
Oysa kendini tartsa ki, kefesi boşta
*
İnsan kaybedince kendini, boş konuşur
Ben kendi halimde, münzevi biri
Boş geçen her anda, kazılır kabrim
Ne bedenim ölü, ne ruhum diri
Şu yalan dünyada, askıda halim
…
Ben yine BÂKİ modunda
Sen, Uhud tepesinde sabırsız, yaydan çıkmış bir ok
Sen, göğsümün üstünde oturan Taif’ten bir taş
Sen, Kerbela’da Hüseyin’den bir damla su esirgeyen Fırat
Ben, kurtuluşun, son çaren, kaderine kazınan derin hendeğim
Ben, yüreğindeki buzdan putları kıran Mekke’nin fethiyim
Ben, ben sana gökten zembille inen her şeyim
Tanış idik doğmadan
İnandık biz korkmadan
Yürüdük hiç durmadan
Daha yorulmadık ki…
Dostluk Bâki… Dostluk Bâki…
*
Ruhum, hafif bir rüzgâr gibi savrulur gecede,
Her nefes, sükûnetin renklerini taşır derinde.
*
Gözlerin kıyısında titrer eski hatıralar,
Her an bir pınar olur, ruhu arındıran yaşlar.
*
Ne zaman hüzünden sararsa yüzüm
Bir sineye başımı yaslayasım gelir
Kaçarken bazen pür korkulardan
Şefkatli bir yüreğe sığınasım gelir
*
Kışta, beyaz bir vakit ölümü beklerken




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!