Küçüktük habersizdik dünyanın küçük hesaplarından
Bizi bekleyen sürprizlerden habersizdik…
Öylece büyüyorduk…
Bin bir hevesle…
Yollar o kadar karışık görünse de aynı yere çıkıyordu sonu
Ve bir yerlerde bir şekilde mutlaka kesişiyordu
Eksik Yanım
Sen benim hayata isyan eden tarafımdın
Ben ise senin hayatı anlamaya çalışan tarafın...
En çocuksu yanlarımın yansımasıydın sen
Ben ise hala masumluğunu koruyan koruyan en yetişkin tarafın...
'demek gidiyorsun
yazdığımız şiir öyle yarım kalacak'
sen hiç tanımadığın birinin acısını çektin mi?
hakkında hiçbir şey bilmeden, her şeyin olduğunu hissettin mi?
Bir şiir daha yazarım, her satırı seni anlatan.
Ve her satırı, gidişini anlatan.
Bir şiir daha yazarım sana dair;
Bu defa bitişi anlatan.
Gözyaşı olur her satırda,
Unutmaya çalışmanın ızdırabı olur…
sana verdiğim sözü tutmadım bugün
verdiğim sözden bile haberin yokken....
derin derin çektim seni içime her nefeste
her dumanı sana inat üfledim
her nefeste ben yandım
ben yandıkça sen içime doldun..
'Başım ağrıyor” dedin içeri girdiğinde. O imalı bakışlarında okurdum neyin iyi gelebileceğini. Anladığımı anladın ve tebessüm ettin sadece. Bir bakışın bile yeterdi isteğini dile getirmeye. O kadar sen olmuştum ki sözcüklere gerek yoktu konuşmak için.
Masum bir çocuk gibi başını koydun dizlerime. Günün yorgunluğunu atmak istiyordun… “ sen varsın ya, bugünün ardından sana geliyorum ya, her şeye bedel” diyordu bakışların.
Her defasında uyur kalırdın başına masaj yaparken. Bende uyanırsın diye kıyamaz, beklerdim gözlerini açmanı.
Öyle sevimli, öyle güzel yumardın ki gözlerini… Her defasında ilk kez görür gibi seyrederdim seni uyurken. Nefesimi tüketircesine teşekkür ederdim Allah’a, seni bana verdiği için…
Sen izimde gözlerini yumar, dinlenirdin, bense seni seyrederek atardım bütün yorgunluğumu…
Sonra ne oldu da, kim çaldı seni fark etmeden… Daha yaşanmamışlıklarımız vardı, daha yaşayacaklarımız vardı…
İLLE DE AŞK
En sevdiğim gömleğini giymişti. Yeşil gözlerine en çok yakışan gömleğini… Sarıldım, kokusunu çektim içime son kez. Gözlerindeki ışıltı beni biran alıp çekti kalbine doğru… Direndim…
Oturduk cam kenarındaki en son masaya. Ve başladı anlatmaya. Dinliyordum onu, sadece dinliyordum… Sorunların sonuna geldiğinden, artık engellerin daha kolay aşılabileceğinden bahsetti ve bunu nasıl başardığımızdan… “Az kaldı” derken içi gülüyordu gözlerinin…
Yine hayallere daldı besbelli, gözlerinde benim tanımadığım bakış… İşte, o yabancı bakış yine… Bize ait olmayan hayalleri seyreden bakış…
Benim tayinim çıkıpta buradan gittiğimde her şeyi geride bırakıp geleceğini söyledi… Nasıl bir evimiz olacak, duvarın hangi köşesinde kimin resmi yer alacak bir bir anlatmaya başladı. Neler yapabiliriz, nerelere gidebiliriz… Her şey, yarına dair her şey… “O gün” dedi gözlerime bakıp, “o gün, şimdi katlandıklarımızın mükâfatını alacağız. Sadece ‘biz’ olacağız.” Gülümsedim…
Onu hayatıma aldığımdan beri değişmeyen cümlelerdi bunlar. İnancı tüketmiş, umutları bekletmiş, eskimiş cümleler… Tek karesi bile bana ait olmayan hayal kırıntılarıydı sözcüklere yüklenenler… Yine de umut etmiştim, yanımda olmasını dilemiştim bunca zaman. Sadece ellerimi tutup, gülümsese bana yeterdi. Evimiz olmasa da olurdu, ya da hayallerimiz… hiçbir şey olmasındı, sadece biz olsaydık…
' bir daha içinde umut barındıran
şiirler yazamam' derdim.
şiir yazmam sevdiğime işaretti,
bir daha asla sevemezdim.
gidişler yığılmıştı satırlara,
Sarılmak nasıl güzel bir eylem Allah'ım,
Bir insanın sesine sarılmak...
Gülümsemesine sarılmak...
Boşlukta yankılanan sesine sarıldım
Ve ritmini yakaladı kalbim.
Susmasam...
İlk defa konuşsam belki de,
Belki de ilk defa kendim olsam...
Bağırsam avaz avaz,
İçimde büyüyen bu acıyı,
Bir çığlıkta tükürsem yüzüne...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!