Usul usul ilerlemekte sancı,
Parmak uçlarım dan, beynime doğru
Yüzünde bir tebessüm,
İçi coşmakta,
Emin adımlarla koşmakta tüm hücrelerime.
Galibiyet sevincine bürünmüş,
Her meziyetine bir şehir feda,
Paris dudağına roma burnuna.
Saçının tek bir telini değişmem,
Ne bebek e nede sarayburnuna.
Dubayi,Londra gözün olamaz,
1.
Sarhoş bir gece den arta kalmışım.
Nere baksam çaresizlik, var cane,
Sabaha dek seni sayıklamışım,
Ha sensiz olmak, ha ölüm bir cane.
Önce toprağına,
Sonra suyuna,
Sonra, havasına alışacaksın
Bir şehiri sevmek zor değil inan,
Sevmeye çalışacaksın.
Geliyorlar kara bulutlar gibi,
Siyanür yüzlü altın avcıları.
Çiftesi sert,yabani atlar gibi,
Siyanür yüzlü altın avcıları.
Ne suyu kalacak,ne bir tek kuyu,
Dönmeye niyetin yok herhalde senin,
Gözün başkasında,yar elde senin,
Aklından çıkarma benden habersiz,
Canını alamaz ecelde senin.
Herkesler evinde mutlu yaşıyor,
Bana ettiğini kime anlatsam,
Gülüyordu,
Sanki herkes biliyordu, ben hariç.
Elimi uzattığım güneş,
Dokunduğum çiçekler soluyordu.
Sussam,
Bir rüyadan koştum geldim peşine
Salkım salkım üzüm, bal dı gözlerin.
Rastlanmaz bir daha, tövbe eşine,
Fikrimi başımdan aldı gözlerin.
Bir okyanus koynunda, çaresizdim,
Sensiz özgürlüğün, adını anmam,
Varsın, gözlerine, esir kalayım,
Ben seni sevmekten, caymam, usanmam,
Bırak, yüreğinde, asır kalayım.
Kimseler bilmesin, dile düşürme,
Eylüldür,
Yaprak,
Doğduğu dal’ı son kez kucaklamakta,
Annesiyle helalleşircesine,
Sonra bir gelin misali,
yüreğine sağlık büyük insan.ne de güzel dokunmuşsun gönül teline..varol nurol pirol baki selamlar...