Yağmur tanecikleri düşerken pencereye, parmak izini bıraktın mı hiç?
Kumsalda avucunla kumları sıkıp, parmaklarının arasından akıp gidişini izledin mi hiç?
Dolabın kapısını açıp, saatlerce baktın mı hiç?
Başparmağından kalkan o et parçasını, işaret parmağınla koparmaya çalıştın mı ısrarla?
*
Kendi müziğini bozan şarkıları, tekrar tekrar dinledin mi, tek başınayken?
Çaydanlığın üstünden çıkan buharı, koklamayı denedin mi?
Hiç yaşamını, başa sarmak istedin mi?
Gelmeyecek olan için, geceler boyu yakardın mı?
*
Çocukluğunu özledin mi hiç?
Ellerine bulaşan, toprak kokusunu,
Alacakaranlıktaki saklambaç oyunlarını,
Dizlerinin yaralarını,
İzlediğin, o eski filmleri.
Kırık oyuncakları...
*
Saçlarımdan süzülen damlalar, sobanın üstünde,
Damlayan ve kaşındıran sesini, seviyorsam ve yok olmasını izliyorsam,
Çok seviyorum seni.
*
Merdivenleri, ikişer üçer çıkmaktan keyif alırım.
Fırından yeni çıkmış, ekmeğin kokusu gibi seviyorum onu.
Bir gülüşün, gözlerimden akan yaşlar gibi,
Yaramın kabuğunu söküp, atmak kadar.
*
Düşen kar tanelerinin, ellerimde eriyişini izlemek kadar.
Seni çocukluğumu özlediğim kadar seviyorum.
Hatırlandığında tebessüm ettiren, çok istesen de geri gelmeyen...
Sen kalbimde, naneli bir acısın.
Soğuk ama ferahlatıcı.
Sensin o coşku, içimde bastıramadığım...
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 13:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!