Sen kalktın,
Sessizlik yüzünden kalktı önce,
Sonra sandalye biraz öksürdü,
Ve kapı, biraz da utanarak aralandı.
Ayakkabılarını bağladın,
Sanki hiçbir anı karışmasın diye düğümüne.
Gittin.
Giderken bir kelime bıraktın yere,
Yere düşen harfler kırılır mı bilmiyorum ama
O sabah, içimdeki cümleler kekeme uyandı.
Ben sensiz ne yapacağımı bilecek biri değilim,
Beyaz sabun kokan çarşafları sen havalandırmadan
Yatak bile inanmıyor artık uyanışa.
Çaydanlık, suyu içine alıyor ama
Demliğe söyleyecek sözü yok.
Sokaklar hâlâ seni bilmeden yürünüyor.
Ama ben her adımda senin adını ezerek yürüyorum.
İsmini silmeye çalışan ayak izlerim var.
Biraz inat, biraz inanç,
Bir de lanet gibi
Kalıyorlar geride.
O sabah iyiydik hâlbuki.
Perdeyi açarken yüzüne düşen o yarım güneş vardı ya—
Ondan bahsediyorum.
Gülümseyince gözünün kenarına kırışıklık diye değil,
İnce bir ışık diye düşen çizgiler vardı.
Sana şiir yazmak değil de,
O çizgilerin altına imza atmak istiyordu içim.
Sonra bir martı uçtu camın dışında,
Bir vapur bir sigara yaktı karşıda.
Bir çocuk annesini çağırdı.
Her şey yerli yerindeydi aslında,
Sadece sen,
Yerinden biraz erken kalktın.
Gözlerin…
Ah, gözlerin dedim ya
Onlar benden çok gitmiş gibi duruyordu.
Bir tren penceresinden dışarıya değil,
İçeriye bakıyordu sanki.
Sanki içimde birileri seni yolcu ediyordu.
Ama bil ki:
Bir şey değişmedi senden sonra.
Saat yine aynı kibirle ilerliyor,
Masa yine çatalın sesini susturuyor.
Çamaşır ipinde yine aynı gömlek kuruyor,
Ama içine giyilecek adam yok artık.
Sen gittin diye kimse gitmedi sanma,
Günler de çekti fişini,
Geceler beni devre dışı bıraktı.
Uykum bile çalışmıyor.
Kapatıldım—bir çeşit gönüllü iflas gibi.
Sevmek, seni sevince başka türlü öğreniliyormuş.
Artık biliyorum.
Ve biliyorsan sus.
Çünkü bazı şeyler
Sadece susulunca tamamlanıyor.
Rüstem Badıllı 3
Kayıt Tarihi : 25.6.2025 02:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!