Seninkiler kadar ötelerden değil benimkiler
Sadece oradan buradan şuradan
Sen nerden bakarsan en çokta oradan
Gerçek olamayacak güzel
Rüya olması mümkün olmayacak kadar gerçeksin
Çölümde vaha ruhuma devasın
Hasretle güneşini beklerken gündüz
Neden mum misali yakıyorsun yıldızlarını
Utanma söyle
İnce ince karatıp da göz kapaklarını
Karanlığın perdesini örtünme
Dilsizim deme suskunluğunu boz
Sukut içindeyim bilsen nasıl zor
Gönül derin gönül tenha
Gel gör ki zaman bir hayli dar
Ben hayli yaralı
Yaranın aslı kelime kökünde saklı
Sebebi yara yârin yanımda olmayışı
Giden gider de kalan neyler ki
Sahiden mi gitti sanki giden
Söz mü gerek okudum hep gizlilerini çehrenden
Yaslandığım umut dağının zirvesiydi ardımda bekleyen
En çok şükrü gerektiren sen, sende en sevdiğim
Rengi tanımsız güneş gözlerin dünyaya can veren
Umut
Şuura saplanan kızgın bıçak gibi
Düşünceler ne yana dönse keser
Yaranı dağlar tekrar keser
Yaran bile yaralanır
Insanlığıni unutur, tahammül dışı acırsın
Tanışmadık henüz seninle
Gece uykuyu
Uyku geceyi, ruh bedeni kucaklar
Sevgili sevdiğini alır koynuna
Ana yavrusunu bağrında
Yarsızı hasreti sarar boynuna
Rüzgarına teslim ah be sevdicek
Gönül demli olunca bir çift göze meftun
Puslu görür iki gözüm bulanık görüntüler
Renklerini dökmüş kuşak
Gülüver de süzülsün renklerin yüreğime
Acı, hüzün bir o kadar da umut vaat ediyor adın
Bizim hikayemiz olurdu belki dolaşan dillerde
Artık yalnız masal belki efsane Anka gibi küllerinden doğan
Bazen periyim gözünden, bazen bürünüyorum Turuvalı Helenliğe
Gizlerim çehrende, ay tanrıçasıyım, Artemis bazen
Namlu solda Eros olarak geçtin sen bazen karşıma
Ben kulenin Rapunzel’i
Bir ütopyan olsun
Duyan deli desin
Dinleyen hayran kalsın
Anlayan hiç vazgeçmesin
Bir dil bilin aranizda
Isiten kimse çözemesin
Üzülme kelebeğim
Bugünü atlatırsak yarın diye bir şey yok
Mavi kanatlı gökyüzüm
Özün uçmak fakat öyle naifsin ki
Yel değse savrulursun
Ruhu gökkuşağım, ilel ebedim benim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!