Yıllar önce bugün ya da Ekim aylarında
yüreğin sancısından düştün Ana kucağına
Kundaklamış şiirle ve türküler emzirmiş sana
değmedik acı değmedi ağıt bırakmamış soluna
Ezgilerinin yanık kokusu bundan kanımca
alın yazı ananın kaderinden olur biraz da
Bilmedik suyu, aşı
Uyku haram kaldırmadıkça yıkılan her taşı
Maraşın Ozanı Mahsuni öyküsü viran oldu sazı
Tel tutmuyor çalınmaz artık...
On ilde deprem yürekte enkaz
Benim öyle güzelinde vurulacak
Ne mavisi var çakırına çalan gözlerimin
Ne boyu posu yerinde bir bedenim
Ben sayılabilen kemikte 38lik bi gövdeyim
Birde derde çalan yüreğim var benim
Koyusunda tüm renklerin....
شهرود
Yüreği tütün kokardı
ve anasondu dudaklarının tadı
Soluğunda türkü yakar
Su karası düşen ellerine umut…
Ve sığardı dünya yürek avluna…
O can pazarında yek soluk…her düşenin üşürdü toprağına…
Dil uçları yürekte…hangi türküye çıkarsa yolu yoluna mayın döşenmekte…
Bilirdi çıkmazına vurgun cebinde hep o toyluğun…ondan önce kurulurdu masaya…
rakısından kalan rugeş yoksulluğun…
Gelirken giden ömürler gördüm
Oturup gecenin saçını ördüm
Ay tamlayan sınırlar koydun
Şafağı görmeyen sevdalar bildim
Korkular koyduğun ömrün ortası
Biliyorum korkularını
Gidersen ölmem merak etme
Yaşarmıyım ?
Bilmiyorum
Ben sende bildim karşılıksız aşkı
Içim yarıla yıkıla sevdim
Acına sarılan sarmaşında avuçluk yüzüm...
Ve gezdiğim boylu boyunca boynum vebali
Sıcağında yorgunca huzurum...
Saçının akına bıraktım yumukça elleri
Düşerse omuzlarına yükçe soluk
Yolumdan tut beni...
Sarmış şiirler yürek sokağını,
türküye durmuş bütün caddeler
Bak kederin şiire durdu
diline en yanığından türkü oldu
Yüreğim ömrüne harman oldu...
Kara kuru bi gövde sesinde can buldu
Soyunmak ruhu yoluna…
Ve o selinde dağların,
göğsüne konarak çıkmak yarına,yarınla…
Ey eylülünden beri kış bilmediğim...
Türküne can veren parmaklarım korunda
Titrek çenemin ağlak yüzünü ovuşturmakta…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!