Okyanusun hırçın dalgalarında bir tahta parçasına sarılmışım.
Susadıkça değil; içtikçe yokluğunu, varlığına susamışım.
Sabah akşam günün her hangi bir saatinde,
Götürmek elbet vazifem, ulaşmak istediğiniz yere.
Her insan gibi koşarken rızkımın peşinden,
Nice insanlar çıkıyor karşımıza, her biri ayrı hikâyeden.
Yürüdüğüm yol kendi seçimim
Yoldaşlık iyi olurdu ama kimseden beklemedim.
Bir tarafsa mevzu
Tarafsız değildim
Hak bildiğimi söyledim
Her şeyin üzerime üzerime geldiği zamanlarda,
Ve mutsuzluk bir etiket misali ruhuma yapıştığında,
Derin bir okyanus karanlığına dalarken,
Sen benim aydınlığım ve nefesim oluverirsin birden.
“Karanlık dehlizlerde kalıp ışığa hasret umutlarım,
Ruhumun en soğuk yerinde yanan yüreğim,
Damla damla tüketir kendini ve bırakır teslimiyet rüzgârına.”
Her gelen elçinin ikrarı değil miydi önce tevhid?
Sonrasında ise tüm tağuti düzenleri inkâra teşvik?
“Başlatmışken içimdeki değişimi,
Öyle karşı koymalar değildi yoran,
Tüm karşı koyuşları tek başıma göğüslemekti.
Aştıkça engelleri, yalnızlığım daha da büyüdü,
Aldı içine ve yoğurmaya başladı ruhumu.
Tüm kavram dünyamı yeniden anlamlandırırken,
Geçmişte yaptığım onca hatayı kemikleştirip,
Gömerken tövbe toprağına,
Köpekleşmiş nefisler eşeliyordu geçmişimi,
Tatmin etmek için kendilerini.
Bu sefer olacak deyip başlarken yeniden her şeye,
Zamanında beslediğim nefsim o kadar güçlü ki alt ediyor beni her
seferinde.
Dünyanın en güzel, bir o kadar da kokuşmuş zevklerinin peşinde,
Viran oluyor gönlüm en kutlu gecelerde.
Hep kurmuşken sana dair hayaller,
Ve kondurmamışken zerre miktarı toz,
Ve günahlarımın çok uzağında tertemiz tutup, büyütmüşken varlığına olan özlemimi,
Varlığınla günden güne eriyorum sevgili.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!