Şehr-i Şahane
Efkar dağıtırcasına Yeditepe’de 
Bağrında düğümlü Asya ve Avrupa’yla
Buldan İpeği şal gibi
Salınıyorsun dünyanın omuzlarında
Ey  Şehr-i Şahane 
Ne yüzyıl yaşayan tanıyabilmiş
Ne bir kez gören unutabilmiş 
Seyrim mor ışıklar
Yüreğim Ekim yağmuru
Vuruldum sana İstanbul 
Sultanahmet'le Ayasofya yan yana
Çağırıyor insanlığı iki ayrı medeniyetten 
Kardeşliğe, sevgiye, hoşgörüye, barışa 
Sarıyer'in incisi Dolmabahçe
Beşiktaş, Ortaköy, Bebek’te sefa sürerken
Kanlıca Yoğurdu üzerinden kaymağını yiyenler
Kim bilir, hangi acılar tutamayıp gözyaşlarını
Ağlar hüngür hüngür  Haliç’in suları 
                                                
Kalfalık dönemim dediği Süleymaniye’de 
Adımlarken mimarlığı Sinan
Fatih’e Zeyrek Evleri çizdi başka hayaller
Göklere yükselirken tarih
Yerebatan  Sarnıcında 
Çırağan'da Boğaza nazır ihtişam
Ah İstanbul 
Çulsuzunda çok çullunda
Tarlabaşı’nda gördüm
Evden eve bağlanmış iplere asılı 
Allı güllü çamaşırı 
Binbir turkuvaz  düş
Boğazda su
Su erguvan şarkısı
Bu şehir
Çerçevesiz  bile 
En muhteşem tablo
Dünyanın tüm renklerini kullansa 
Çırak kalır Van Goh 
Pablo Picasso
Belki ondan
Mona Lisa’nın  hüznü
Temmuz güneşi bırakınca 
Sıcağını Prinkipo’ya
Sarmaş dolaş  begonviller köşklerle
Kokuları sırılsıklam aşk
Sahaflar Çarşısı
Topkapı
Esma Sulatan yalısı
Sayamam ki, kaç bin aşık
“ Gayrı “ diye  ayırdığı 
Yarin yanağıyla yanan 
Sevdasını paylaştı  sevdanla 
İşte sen, o kadar biz
İşte biz, o kadar sen’iz İstanbul
Ey İstanbul
Dünya arefe 
Bayram sen
Kayıt Tarihi : 30.5.2011 18:53:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



Selam ve saygılarımla
Ver öpeyim elini
Gelmiş geçmiş tüm bayramlar için
İstabul Başka hemde bambaşka yüreğine sağlık kutlarım muhabbetle
buda benimki
Bre İstanbul!
Ey İstanbul! Ben ki burçlarına hilâli diktim,
Uğruna civan mert yiğitlerimle kanlar döktüm,
Senin yollarına bin bir renkten çiçekler ektim,
Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim.
Ol hasret-i aşkınla yandım yandım da kavruldum,
Gazadan gazaya cepheden cepheye savruldum,
Yıllar yılı nar-ı ateş-i aşkınla yoğruldum,
Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim.
Bilirim yıllar yılı hasretle beni bekledin,
Muratla güne gün, aya ay, yıla yıl ekledin,
Yüreğinde sevda sevda cehennemleri sakladın,
Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim.
Nice nice serdarlar sevdanla yandı tutuştu,
Alperenler, bahadırlar senin için vuruştu,
Ol bezm-i yarenler Eyyüp Sultan ile buluştu,
Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim.
Ahİstanbul! sen yok musun, yoksa sen hiç yok musun?
Yoksa koskoca Fatih-i İstanbul’a çok musun?
Yoksa sen ehl-i cehle Hakkı Huda’dan hak mısın?
Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim.
Göklerde yankılandı Ezan-ı Muhammediye
Gözlerimizden kalktı perde uzandık Kabe’ye
Biz kapandık Ayasofya’da seninle secdeye,
Bre İstanbul! Aç göynün Fatih benim, ben Fatihim.
Şükür kavuştum sana, sen de kavuştun ya bana,
Ben ki seninle hükmettim tüm çağlar-ı cihana,
Selam olsun hocam Yesevi, dedem Oğuz hana,
Bre İstanbul! Hünkâr-ı Fatih benim, ben Fatihim.
Bilal Özcan
TÜM YORUMLAR (15)