Seni beklediğimi biliyorsun
Neden zamanında gelmiyorsun
Alıştırmasaydın kendine bu kadar
Pencerede bekledim kuşluk vakti gecene kadar
Sen buluşmalarımıza hep vaktinde gelirdin oysaki
Uyan ey insanoğlu uyan!
O gün gelmeden uyan!
Uyuduğun derin uykudan uyan!
O gün zaten uyandırılacaksın!
O gün uyanırsan eğer vay haline
Her şeye geç kaldın demektir
Duygularım param parça
Gönül bahçem tarumar
Suçlusu benim
Sevmeyecektim seni bu kadar
Sana değil yenilgim
Ağlamaklı yüzüyle bana bakıyor.
Bir şeyler boğazına dizilmiş sanki
Konuşmak istese de yutkunup susuyor.
Sonra yanaklarına iki damla yaş iniyor.
Ellerini kaldırıyor, silmek için ama nafile
Damlalar çoktan düştü yere.
Bazen gitmen gerektiğini anlarsın
Ses etme gittiğini kimse duymasın
Habersizce git merasim olmadan
Sessizce ayak izlerini bırakmadan
Kaderine boyun eğmek düşer sana
Vazgeçtim
Yetemediğim yarım kalmışlıklarımdan
Yoruldum bu yarım hayatı yaşamaktan
Bir doğum sancısıyla gelen bu hayattan
Bıktım nefes aldıkça canımı yakmasından
Hadi artık bırak elimi
Unutma! Seni sevdiğimi
Buğulandı bak yine gözlerin
Ağlayacaksın belli ki
Ağlaman neyi değiştirir ki
Veda vaktidir artık, sevdiceğim
Yüce dağlar kadar karlı yüreğim
Seni eritecek kimse yok sanırdım
Nereden çıktın sen karşıma
Ne oldu bana kapıldım aşkına
Karen halkı huzursuz hayvanları kırılıyor
Çobanlar çaresiz kalmış bir yol bulamıyor
Çoban Üveys’in sürüsünün sütleri taşıyor
Bolluğun bereketin kendisidir. Veysel Karani
Odamda yalnızlığım ve ben gözlerim kapalı
Birde pencereme vuran yağmur damlaları
Düşen her damla terk edilişine ağlıyor sanki
Üzülme sen bir gün tekrar kavuşursun belki Gözyaşlarımın aşağı inmesi gibi gözlerimden
Onlarda birer birer kayıp iniyor penceremden
Benim gibi onları da en sevdikleri terk etti




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!