daha
yaşanacak
zamanlar mı var
kapladı zulüm
kum tanelerini
Doluyorlar,
Boynuma
Boyna,
Dert halkası bu, baksana,
Gömüldüm,
Isıtır yüreğimi
Bir dost tebessümü
İçimdeki buz dağları çözülür şıpın işi
Kanatlanıp acılar
Kaçışırlar usumdan
Ve
Katlanmak
sadece senin yalnızlığın olsaydı
katlanırdı
gönülde
yürek de
katlanırdım ben de
Böyle zamanlarda
Tutunduk hayata
Öyle yandık ki
Bezin dökerek üstümüze
boş tuluk gümüler mi
dertsiz baş iniler mi
yavru yaresi olan
söyleyin hiç güler mi
adım
adım
koşarcasına
tırmandık zamanın üstüne
ne kara bulutlar kaldı geride
ne dönekler
bir köpek havlıyor
mayasız diye
kendi mayası
ne
bilmiyorum
bilinmiyor
Şiir denince öncelikle kişinin ne anladığını sorgulamamız gerek. Aksi halde şiirde ulaşılması gereken ne sorusuna sağlıklı cevap üretemeyiz. Öncelikle şiir dendiğin de aklımıza aşk, ya da mistik özellikler içeren mısralar gele bilir. Hiç şüphesiz bu mısralar da şiir olabilir. Ancak şiir in amacı bundan çok ötelerdedir. Bunun anlaşılabilirliğini sağlamak için Homeros’a kadar inmemiz gerek. Çünkü orada öylesi yalın mısralarla karşılaşırsınız ki, ta o dönemde insan sevgisini öne çıkararak savaşın ne anlamsız bir eylem olduğu ortaya konulmuştur. Günümüzde şiir, toplumu bir ilizyona tabii tutmanın ötesinde, geçmişte olduğu gibi toplum sorunlarına öncelik vermek zorundadır.
Biz kıyaslamamızı bu eksene göre yapmak zorundayız. Aksi halde şiir, bireyi ve toplumu bir noktadan yukarıya çıkarmak gibi bir eylem yüklenmemiş olur. Şiir böyle bir fonksiyon icra etmez mi? Bu sorunun yanıtını elbette geçmişte arayarak bula biliriz. Kurtuluş savaşımızda ve öncesinde şiire baktığımızda, şiir toluma kimlik kazandırmanın ötesinde, toplumun duygu ve düşüncelerini de şekillendirmiştir. Ne var ki şiir, uğramış olduğu istibdat dolayısı ile günümüzde toplumu uyutmakta kullanılan bir araç olma durumuna indirgenmeye çalışılmakta. Hatta bunda da başarı sağlanıldığı söylenile bilir.
Şiir, eğer okuyucuyu, efsunlamanın dışında, yaşadığı zamanı düşünmekten alı koyuyor ise, bence o şiir den uzak durmalı. Şiir haksızlığı dilendire bilme cesareti de göstermek zorundadır.
Nazım Hikmet Ran bir büyük Dünya şairdir. Nedeni, o, haksızlığa Dünya’nın neresinde ise karşı çıkma cesaretini mısralarında sergilemiştir. Eğer, Nazım Hikmet Ran Türkiye’de yaşasa idi, bu gün Türk şiir çok başka evrelerde olurdu.
kutlarım hayatın acı acayip yönleri çok duyarlı kaleme sağlık. rabbim rezillikten ırak eylesin P:PEHLİVAN
kutlarım güzel anlamlı bir şiir okudum tam puan ben PERİHAN PEHLİVAN her yorumda başka ad çıkıyor az önce başka şiirlere yorum yaptım sizin isminiz çıktı şimdi size yorum yapıyorum bu seferde başkasının ismini görüyorum on günü aşkın antoloji bu işi düzeltemedi.
anlamlı olmuş. sevgive ayrılık güzel vurgulanmış. kaleme sağlık.Perihan Pehlivan.