Bir gün beklemekten yorulursun,
Ertesi gün geç kalmaktan...
Ölmesi koymuyor insana, ama
Keşke morga kaldırmasalar adamı.
Bir kötü yanı olsaydı belki de,
Senden ayrılmayı hiç düşünmedim.
Senin o yanaklarıma dokunuşun vardı ya
sanki annesiz kalmış bir gecenin
çığlıksız ağlamasıydı.
“Duyuyor musun?”
demiştin.
bir öpüşün vardı
lav alevlerinin denizlere karışması gibi
imbatlara sürüklerdi çocuksu ruhumu
bir yaz akşamı kadar geçici ama
bir ömür kadar kalıcıydı.
o anlarda isimlerimizi unutur
Kentin arka sokaklarında yürürüm,
Kilitli kapılar susar, pas tutmuş tokmaklar.
Her taşta yitmiş bir adım,
Her duvarda silik bir yüz iz bırakmış.
Gürültüler, gürültüler, gürültüler
Kulaklarım sizin korkularınızı duyuyor,
gözlerim boşluğunuzu ezberliyor.
Sessizlikten yorulmuşum,
kendini bilmekten doymuşum en hıncına.
"Nedir bu manzara
benim karşımda duran—nasıl bir duygu?
Deniz yakınımda.
Çöl benden uzak.
Hâlâ bu neyin susuzluğu?"
Dünya yuvarlaktı,
ama ben en köşeye sıkıştım.
Ne bulduysam okudum,
şiirleri kazı kazanlardan kazıdım,
bir çocuğun tırnağı gibi sabırsızca.
Herkes ölmüş bugün,
Adım gibi biliyorum.
Yalnızlık ve kalabalıklar —
Birbirine karışıyor,
Birbirini boğuyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!