Nûruyla gelen, selâmetiyle gider...
Mecnun’u herkes iyi bilir
Ya Leyla’yı?
Dinlersen anlarsın iple çektiğim zamanlarda
Usumda saf bir düzen teşkil etsinler,
Var olsunlar, ilk mektepte rahatça büyüsünler.
İnsan olmanın gerekliliklerini öğrenirsin,
Fakat yüreğimde kusursuz bir duruşu
Asla öğrenemezsin...
Yan yana nasıl duruyoruz
Biliyor musun?
Şu an
Şu saniye
Şu dakika
Bugün gibi
Sahiden aşka şaşırıyorum,
kırkayaklı bir misafir gibi,
saatlerce tutulup
parçalanıyor ay misâli.
Ve…
Bir gün batımı sustu yine,
Bir bulut saklandı uzaklarda.
Ben ise, ellerimi açtım,
Bir damla yağmur için,
Bir kâğıt belki bir kalem
Her ne himmet (nasip, lütuf) edilmişse sonrasını alıp
Ya götürürse senden öteye mahrum
Yine gelir bulur mu beni
Duaların ile
Bir yerlerde doğum günüm kutlanır da
Aydaki mor adam siluetine benzer,
yüzümdeki emsalsiz iz.
Ne zaman yukarı baksam
ya da aynada sol yanımı görsem,
hep tepetaklak yaşadığımı hatırlatır bana.
Bilmem adından başka bir isim.
Tanımam. Görmem.
Bilmem; yaşamakla,
Yaşıyor muyum?
Evet...
bir yer biliyorum...
eli böğründe durur,
hiç kıpırdamadan —
zamana dikilmiş bir taş gibi.
baktığım her köşe
Zamanım şeytanları boşamakla geçiyor.
Yüreğimde çapsız barınakların aşk kırıntıları
Gelişigüzel pürüzlükler
Ve yüzümdeki sahiciliğini kaybetmiş
Bahtsız insanlar için ağlıyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!