Sanat Şiiri - Yorumlar

Faruk Nafiz Çamlıbel
54

ŞİİR


525

TAKİPÇİ

Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımızda bin bir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar

Sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
Gezersin kırk asırlık mabedin içini

Tamamını Oku
  • Onur Bilge
    Onur Bilge 26.08.2013 - 14:12

    SANAT

    Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
    Bizim diyârımız da binbir baharı saklar!
    Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,
    İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar.

    Sen kubbesinde ince bir mozaik arar da
    Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini.
    Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
    Bize heyecan verir bir parça yeşil çini…

    Sen raksına dalarken için titrer derinden
    Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin;
    Bizim de kalbimizi kımıldatır yerinden
    Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin.

    Fırtınayı andıran orkestra sesleri
    Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
    Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
    Bizde geçer en hazin bir musikî yerine!

    Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
    Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini;
    Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
    Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

    Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken
    Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz.
    Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
    Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz.

    ( Hayat, 30 Kânunuevvel (Aralık) 1926, S.5, s.88.)

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Demircan
    Hüseyin Demircan 26.08.2013 - 12:55

    içerik olarak.. muhtevasına tamamen katılma zorunluluğu olmaması.. şiir ile okur arasın da.. önceden yazılmış bir sözleşme olmasa bile..
    genel geçer bir kuraldır..

    genel itibarı ile.. sanat anlayışının.. binlerce yıllık birikim ile şekillendiğini.. milletlere göre değişik biçimler aldığı görüşünü dile getirir..saanaatlı.. aruz hece ustalıklı şiir de..

    siz kalkıp.. alt yapı olmasın.. düz cadde sokaklı şehirciliğe şair karşıdır.. diyemiyeceğiniz gibi..

    türk islam sentezi ile.. sanatta.. tağutculuğa götürür.. resim heykel sanatı.. yapamamış.. millet içre çıkan şair..

    binlerce mozaik ile.. bir çingen kızı resmeder.. mozaik erbabına hor bakıyor..
    diyemezsiniz..

    gerçekte.. canlı tasviri minyatür.. olmuş.. bu dışın da.. sülüs hat yazıları ile yetişmiş bir topluma.. hacivat karagöz ne kadar yakın opera o denli uzak..

    halk şiiri ne denli bildik tanıdık aşına.. divan o denli ırak sonet balat o kadar yabancı yavan..

    ben şurda bir yılı aşkın süredir demiyormuyum.. çeviri şiir olmaz..
    şiir kendi içinde yaşadığın toplum içre şekillenir.. biçim bulur..
    zaman ile ötekilerle de müşterek payda birleşilir.. globale.. küresele yakınlaştıkça.. geçmişin itici.. işkence verici.. bethoven motsart melodileri.. cep telefonlarından polifonik olarak yükselir..

    doğrusu.. ne batının.. sanat anlayışı.. yalapşap şıpınişi ortaya çıktı ne türklerin..
    hepisi zaman ile şekilllendi vücut buldu..

    bugün.. köyden kente göç.. bugün köylülüğün geri bırakılmışlığı..
    bugün.. köylünün.. cehallete bilgisizliğe mahkum bırakılması..

    kentte belli bir kesim için nefrete dönüşen statü iken..
    belli bir kesim için de kökten gelen.. bağlılık ile.. ana ata yurdu baba ocağıdır..

    her kesimin kendi ürettiği sanatı ile sanat algısı ayrı iken..

    genel geçerliliği.. şiirin ustalıklı yazımı ile.. muhtevası üzerine çıkmış.. ve bütünü ile bakınca.. senin sanatına saygı duyarım sadece yolumuz ayrılıyor diyen.. şairimizi.. rahmet ile mükerrer anar.. gani rahmet dilerim.. saygılar..

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 26.08.2013 - 12:50

    Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
    Yazılmamış bir destan gibi Anadolumuz
    Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
    Sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz

    Faruk Nafiz Çamlıbel


    anadolu başlı başına bir sanat anlayan. saygılar üstad saygılar

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 26.08.2013 - 12:28

    4. Olay: Şiir, manzum hikâye değil, saf bir şiirdir. Dolayısıyla bütünlüklü bir olay yok, sadece yüzey yapıda yer alan bazı olay parçaları var. Olaylar, birbirine zıt iki ayrı tipin yaşantılarından sağaltılmış kopuk parçalar hâlindedir. Bunları da özetle şöyle toparlayıp verebiliriz:


    Batıcı kozmopolit tip, Batı dünyasında, kültür ve sanat ortamında gezer, sanatın ve kültürün sadece oralarda olduğunu zanneder. Türk toplumunu da Batı doğrultusunda yönlendirmeye çalışır. Bu tip, yerli oryantalist bir turist olarak 1071 yılından yani Anadolu’nun Türk-İslâm sürecine girişinden önceki dönemlerde ortaya konan tarihî, dinî yapıları ve diğer mimarî eserleri ya da Ayasofya gibi camiye çevrilmiş yapıları gezip dolaşırken önceleri üzeri sıvanmış, örtülmüş ama daha sonra kazınarak ortaya çıkarılan mozaik gibi eski kültürel, sanatsal ve estetik unsurlara ilgi duyar. Kapalı, süslü, şatafatlı, zarif hanımların, şık beylerin bulunduğu mekânlardaki bale gösterileri, orkestra müziği gibi aristokrat nitelikli yüksek Batı sosyetesine özgü sanat faaliyetlerinden zevk alır. Batılı, şehirlere gidip oralardaki kadın heykellerinden heyecanlanır.


    Yerli-millî tip ise Anadolu’nun da zengin bir kültür ve sanat birikimine sahip olduğunu görür. Anadolu insanının da kendi doğal yapısı içinde, kendi ortamında uyumlu ve mutlu bir duygu, düşünce ve yaşama biçimi dünyasına sahip olduğunu, onu “uygar Batı”yla tatmin etmenin mümkün olmadığını görür. Bu tip de mimarî eserlerdeki, camilerdeki Türk-İslâm motiflerinden heyecan duyar. Gösteri sanatlarından biri olan açık alanda, meydanda sergilenen tarihî ve millî çağrışım alanı zengin olan zeybek oyunundan ve milletimizin gerçek yaşantı ve sorunlarından kaynaklanan türkü, ağıt gibi halk müziğinden, salına salına çeşmeye su almaya giden ya da bağda bahçede çalışan köylü güzelini izlemekten zevk alır.


    5. Varlık: Şiirde “bahçe”, “çiçek”, ”bizim diyârımız”, “bahar”, “düz cadde”, “dağda gezen ayaklar”, ”kubbe”, “ince bir mozaik”, “mabet”, ”sülüs yazı”, “duvar”, ”yeşil çini”, ”Çiçekli bir sahne”, “bir beyaz kelebek”, ”Toprak”, “dağ gibi bir zeybek”, ”kadın heykeli”, ”köylünün kıvrılmayan beli”, ”Anadolu” gibi daha çok sanat alanıyla ilgili somut varlıklara yer veriliyor. Bunun yanında Anadolu’ya, kente, batıya özgü varlıklar da yer alıyor. Bütün bunlarda şairin varlığa yaklaşım biçimi sezgici / idealisttir. Şair, düşünceden varlığa gitme tutumunu benimsemiştir. Bu nesneler, şairin düşüncelerini somutlaştırmaya yarıyor. Yani kendi bağlamlarında ve temel anlam alanlarında değil, çağrışımları bağlamında değerlendiriliyor.


    6. Duygu: Şiirde duygusal boyut pek fark edilmiyor. Metin, bir düşünce şiiridir. Eleştiri ve tekliflere dayalı düşünceler, duyguya dönüştürülmeden olduğu gibi verilmiş. Ancak memleket edebiyatı çığırının gelişeceği, ilerde millî sanat ve edebiyatın serpileceği inancına dayalı bir ümit, bir daüssıla, vatan, memleket özlemi duygusunu da sezinleyebiliyoruz.


    alıntı

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 26.08.2013 - 12:24

    3. Düşünce: Şiir, esasta duyguya değil; düşünceye yaslanmaktadır. Şiirde başlıca iki temel düşünsel eğilim görülüyor.


    a. İdeolojik Düşünce: Şiir, içerdiği düşünce unsuru bakımından esas itibariyle ideolojik bir şiirdir. Şiirde birbirine zıt iki ayrı sanatçı ve insan tipi karşılaştırılıyor. “Sen”, kozmopolit, batıcı sanat, düşünce ve yaşam biçimini benimseyenleri temsil ediyor. Bunlar, şiirde genel ve belirsiz bir üslûpla verilmekle birlikte Servet-i Fünun, Fecr-i Ati gibi akımlara mensup olanlarla II. Meşrutiyet sonrası ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Batı sanat ve edebiyatına bağlanmış, oradan beslenen ve onu taklit eden, yerli ve millî değerlerini hor gören, sömürge ruhlu, tam anlamıyla batı teslimiyetçisi, kendine düşman, ötekine hayran ve yerli oryantalist kimlik ve kişilikli sanatçılar ve kişiler olduğu anlaşılıyor. Özellikle Sembolistlere yani Baudelaire, Mallarme ve Verlaine’e yaslanan ve bunlardan beslenen edebiyatçılara bir tepki vardır.


    “Biz” ise kendine özgüveni tam, tarihî kültürel zenginliklerinin farkında olan, Türk-İslâm düşüncesi ve yaşama biçimine sahip olmaktan utanmayan; tam tersine büyük bir övünç ve gurur duyan Türk milletini temsil ediyor. Şair, mukayeseler ve karşıtlıklar bağlamında Türk-İslâm düşüncesini savunuyor.


    b. Doğacıl Düşünce: Şiirde doğacıl düşünce de geriden geriye kendini hissettirir. Batı, coğrafyasıyla, kentleriyle, toplumsal, sanatsal ve kültürel yapısıyla maddî uygarlığı, bayındırlığı, teknik medeniyeti temsil ederken Anadolu, işlenmemiş bakir yapısıyla, el değmemiş coğrafyasıyla, toprağıyla, köyüyle, insanıyla, kültür ve yaşama biçimiyle tabiî olanı temsil etmektedir. Medenî-tabiî karşıtlığı bağlamındaki doğacıl düşünceyi bu şekilde görebiliyoruz. Ona göre tabiatın hür bir çocuğu olan Anadolu insanı kentin ölçülü biçili, binbir kurala tabi batılı yaşama biçimine uyamaz. Batıcı kent insanı, tarihî yapılarda Türk-İslâm kültürü öncesi eski Anadolu uygarlıklarının izlerini ararken; Anadolu insanı, İslâmî (sülüs yazı) ve millî (yeşil çini) kültür ve sanat değerleriyle tatmin olur. Batılı tip baleden, orkestradan, Anadolu insanı ise zeybek oyunundan zevk alır ve musikî yerine ıstırap çekenlerin acıklı nefeslerini yani türküleri, ağıtları dinler.


    Bu bağlamda “düz cadde”, “çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebek”, “Fırtınayı andıran orkestra sesleri”, ”bir kadın heykeli”, Batı ve batılı olanı; “dağda gezen ayaklar”, “toprağa diz vuran dağ gibi bir zeybek”, ”ıstırap çekenlerin acıklı nefesleri”, ”bir köylünün kıvrılmayan beli” de tabiî Anadolu’yu temsil eder. Şair, bu iki unsur arasındaki karşıtlığı doğacıl (pastoral) bir yaklaşımla ele alıyor.

    Alıntı

    Cevap Yaz
  • Xalide Efendiyeva
    Xalide Efendiyeva 26.08.2013 - 12:23

    Şiirin tahlili:

    . İÇERİK


    1. Konu: Sanat ve Anadolu. Bu metin, şairin kendi sanat anlayışını ortaya koyan manzum bir poetikasıdır. 'Sanat' şiirinde asıl olarak memleket edebiyatının temel felsefî yaklaşımı ortaya konur. Şair, kozmopolit, batıcı, kültürel anlamda millî benliğini kaybetmiş olanlara karşı Anadolu kaynaklı Türk-İslâm kültürünü, sanatını ve dünya görüşünü öne çıkarır.


    Faruk Nafiz, 1922 yılında İleri gazetesinin temsilcisi olarak Ankara’ya gelmiş, aynı yıl Kayseri Lisesine edebiyat öğretmeni olarak gitmiştir. Böylece Anadolu’yu yakından tanıma imkânı bularak memleket edebiyatı doğrultusunda ürünlerini yoğunlaştırmıştır. Memleket edebiyatı yapma ideali doğrultusunda “Han Duvarları”, “Kızıl Saçlar”, “Çoban Çeşmesi”, “Sanat”, “Yolcu ile Arabacı”, “Çankaya”, “Kız Hüseyin’i Vurdular”, “Memleket Türküleri”, “Dağlar”, “Ayşe Sana”, “Ali”, “Allaha Ismarladık”, “Bugün Yoldan Geçenler” gibi şiirler yazmıştır.




    “Sanat” şiiri, onun ülkemizde yaygınlaşmasını arzu ettiği memleket edebiyatı anlayışının felsefesini ve belli başlı ilkelerini ortaya koyar. Bu şiirde birbirine zıt iki sanat anlayışı karşılaştırılır: Kozmopolit ve egzotik sanat anlayışı ile yerli ve millî sanat anlayışı.


    2. İzlek: Türk sanatçısı, şairi ve yazarı, asıl beslenme kaynağı olarak yabancı kaynakları değil; millî ve yerli kaynakları, Anadolu’yu almalıdır. Sanat sadece Batıda üretilmez; Anadolu’muz da sanat ve kültür bakımından oldukça zengindir ve bakir bir alandır. Türk toplumu, kendi doğal yapısından kaynaklanan yerli ve millî sanatından zevk alır. Batı kültür ve sanatı, bizim kültürel kodlarımıza ters gelir ve bizim estetik ihtiyaçlarımıza cevap vermez. Türk sanatçısı, Türk toplumuna batı kültür ve sanatının kötü kopyalarını aktarmak yerine henüz işlenmemiş Anadolu kaynağını işleyerek özgün ve kendimize özgü bir sanat üretmelidir.


    Alıntı

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Çelebi
    Hüseyin Çelebi 26.08.2013 - 10:49

    Kendini merkeze oturtturan anlayışa güzel bi cevap düzgün caddeler de gezmeye benzemez dağlar da bayırlar da gezmek şehirleri düzgünce yaparlar kasaba köy olunca kendi haline bırakırlar söz sırası gelince köylü şehirlinin efendisi derler köylü kölesi olmuş haberleri yok hiç köylü çiftçinin elini sıktınız mı evet demir gibidir elleri yedikleri alın terleri tabi her taş yerin de ağırdır her çiçek dalın da güzeldir anadolu da anılar doludur mesela komşusuyla konuşmadan günü kapatmaz saygılar

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Demircan
    Hüseyin Demircan 26.08.2013 - 10:00

    sakliyor icin de yuzen hayali
    ne zaman gozlerin yaslansa ayse..

    ben boyle iki dizesine bakar adamin ne oldugunu soylerim..

    kimi kabuktan cikar yumurtasini begenmez.. ne denli yavan musikimiz var..
    uc telin de.. uc siska bulbul oten.. uc telli sazin..

    der..

    kimi de boyle tokat gibi cevabi.. vizansitinistan kalinti ariyor.. mozaik pesi geziyorsan ayasofyaya git.. mozaik degil mermer ulan..
    tarzi yaklasimi ile gonulleri feth eder..

    daglarca.. nasil kizilirmakta.. selcukludaki basak kalmadi.. bizim koylunun eli el ayak ayak degil.. yuzune bakmaya korkarsin.. parcalanmis tirnak tirnak degil..

    der.. kilot pantolonu oembe gozlugu.. anadoluya romantik nazarlarla bakanlara..
    kati gercekligi resmeder..
    camlibelde.. han duvarlarinda..
    bozuk duzen yol ustunde tikirdiyan.. der..
    duvarlarinda acik sacik resimleri.. aygin baygin manileri. yasarken olmus oluleri le memleketi.. marasli seyhoglunu resmeder..
    ana dolunun.. cesmeden su dolduran.. yazmali kizlari.. ve ordekli kazli gol kenari sazlari olmadigini hatirlatir.. yazilmamis bir destan gibi anadolu tasviri.. dahi ustaligini.. belirtmeye yeter.. ben boyle dize istiyorum..

    antolojide degisim var.. eski kadro ya cok iyi firca yedi ozenle secki yapiyor.. ya hepsini sepetlediler.. yeni.. siirden sairden anliyan birilerini ise aldilar..
    hayirli olsun..

    bu buyuk ustaya gani rahmet dilerim.. her siirini severek okurum.. hepsi birbirinden guzeldir ama.. en ciger yakani.. en ice isleri..

    sakin bir soz soyleme yuzume bakma sakin
    sesini duyan olur sana goz koyan olur
    dusmanimdir seni kim bulursa cana yakin
    annen bile oksasa benim bagrim kan olur
    dilerim tanridan ki sana acik kucaklar
    bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun
    kan tukursun adini candan anan dudaklar
    sana benim gozumle bakan gozler kor olsun..
    siiridir..

    gunlerce ne maskaralari.. ne ahir zaman meddahlarini okuduk surda.. gecen hilmi yavuz getirmisler.. ondan evcelsi.. guccucuk izkender.. enuz matur.. uyar muyar.. eje ayhan muyhan.. murithan munga.. bayhan ajdar.. gibi sarkicisi dahil butun bu sairim gecinen avanesinin hepsini topla..
    su sairin.. siirinin.. bir dizesini teskil edebilirlermi.. soytarilik meslektir saygi duyarim.. ama siir baska..

    bu vesile ile de.. siir nedir sair nedir unutmus bir topluma.. yirmidort ayar sair getiren kurula tesekkur ederim..
    tenekeleri ne kadar kaplarsak kapliyalim.. gercek altin degerini bulmaz.. saygilar..

    Cevap Yaz
  • Mehmet Batuhan Kaynakçı
    Mehmet Batuhan Kaynakçı 26.08.2013 - 08:08

    muhteşem bir şiir

    Cevap Yaz
  • Recep Özcan Çalışkan
    Recep Özcan Çalışkan 20.10.2008 - 22:49

    yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek saygıdeğer üstad kendi ifadesiyle ne güzel anlatmış sevgiyi saygılarımla recep özcan çalışkan(mimozamsın)

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 40 tane yorum bulunmakta