Hayat yaşlı ve eski bir ağaç
Ağaç tüketilmeye hazır kalem
Kalemi tutan katipleriz
Biz çile çekerken mutlu elalem
Ağaç bir mıknatıs gibi çekmiş
Günler bu kadar çabuk geçerken
Ölüm biteviye çevremizde kol gezerken
Ve ayırt etmeksizin genci yaşlıyı
Nasıl da kör olabiliyor insan
Pembe güller bile simsiyah şimdi
Hayat bir kasırga hala dinmedi
Beni bu hallere getiren kimdi
İstemiyorum bu renksiz hayatı
Sıkıntılı birliktelikler yaşadım
Mutlu beraberliklere hasret
Ey mutlu beraberlikler neredesiniz
Size büsbütün hasret kaldım.
Şiirlerim hep acı kokuyor
Bende kırk yıllık sevdalara
Mezar olmuş bir kalp var
İçimden deryalara nehirler akar
Coşkun bir ırmak gibi
Yaz(ş)arım hislerimi
Hani gelmeyip, beni sevmeyen
Birisi vardı en çok sevdiğim
Dilimden meçhul ismi düşmeyen
Bir hayal vardı hiç görmediğim
Dudaklarımda asma kilit
Konuşmak istiyorum susmak değil
Nedenli sorulara cevap dilimin ucunda
Söyleyeceklerim var bir bir
Bizi yabancılaştıranlara
Bir bahar geldi yine
Şu geçen genç ömrüme
Benim baharıma denk
Öyle solgun ki her renk
Bütün varlığa döndüm sırtımı
Eş, aş, aşk, evlat ne varsa
Dünya hanında gönlümü çelen
İnsanda hırs olan ne varsa
Çıkardım pazara haraç mezat
Hepsi la havuzunda, la bağlamında
İmtihan, imtihan, imtihan!
Bir yerde bilgimi ölçen
Dünyevi sınav
Diğer yanda sabrımı ölçen
Ulvi imtihan…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!