Sen gittin ya, alışamadım bu şehre.
Ne yapsam kar etmiyor.
Çağırsam da duymayacaksın, biliyorum.
Yüreğim bulut bulut ,boşluklardayım.
Sensizliğim sıkışmış umutlarıma
Sen yoksan eğer , bil ki yaşanmaz,
Kaldırımları arşınlıyorum şehrin sokaklarında
Başım önümde , gözüm yerde , sen neredesin.
İçimde yankılanıyor hasretin
Tüm sesleri dinliyorum , sen misin diye
Dağlarda esip
Maviliklerde buluşmam gerek.
Bulutlardan kopup
Denizlere kavuşmam gerek.
Gençlik bir uçurumdu ,uçuldu geçti
Şimdi yola geldik , yürünüp gidilecek
Belki yarın bir iskemle gerek , zirveye varırken
Yamaçtan aşağıya bakarken , geçen mevsimler yad edilecek
Kimlerle uçtuk , kimlerle yürüdük , kimlerle dinlendik.
Gönlümün terk edilmiş dehlizlerinde
Dolaşırken her seferinde
Daha karanlık yerler keşfediyorum
Habersizim
Ne zaman boyadın onları karaya
Hani bir inat uğruna
Yalın ayak yürüyorum
Paçalarım kıvrık
Uzanıyor önümde
İncecik kumlardan oluşan bir sahil
Dalgaların kucagında geliyor
Güneşin altın sarısı ışığı
Gecenin içindeki ay gibi durmalı,
Aydınlatmalı çevresini , kovmalı karanlığı insan.
Kalıbın harcı beklediği gibi beklemeli,
İçinden sapasağlam bir bina çıkacağını bilmeli insan.
Sen benim yüreğimin yarasısın
Kabuk tutmaz kanar , kanarsın.
Kanarım o sözlerine , yüzündeki gülüşüne
Tekrar tekrar kanar , kanarsın.
Hayat mı? devam ediyor.
Yaşıyoruz işte
Ceviz misali
Çatlasam da , kırılsam da biraz
Fındık gibi
Çıkmam kabugumdan , kolay kolay artık.
Neşenin de fukaralığı olur mu?
Deme bana öyle ;
Bende hayat siyah-beyaz
Rengim gitti , dönmüyor geriye.
Umutsuzluk çöktü ruhuma,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!