Divane süzülen, o alaca kuş,
Sezdi boşluktan, sessiz bir oturuş,
Kanadındaki haritayı sunmuş,
Git yönünü bul, şakıdı gümüş kuş.
*
Haritaya bakan, o gerilmiş yay,
Fısıldadı ruhum, işte bir genç tay,
İndirdik o Kaf dağından, peyder pey,
Şu zirveye uçurduk, say ki al pay.
*
Heyhat şakıdı yine, bizim gezgin.
Koca bir kalkan gibidir, bu engin.
Yalnız cinler dinlerken, devler sakin.
Kudrettir sema, yolcuları bezgin.
*
O ulu kasrın, şifresi hangisi?
Yine sordu, en uzun bacaklısı,
Han Timur'a, fısıldadı elçisi,
Akar mevsimler, dizi dizi hepsi.
*
Sultanların yurduna, selam olsun,
Heceleyip, orda seyyahı bulsun,
Dize dize, tüm yeminleri sunsun,
Nihayetinde, haykırman son olsun.
*
Aşar rotamız da, uzun Tuna'dan.
Yolum geçer Roma, Truva, Turan'dan,
Ve o karanlık, Antik Okyanus'tan,
Bağdat'a varılır, belki buradan.
*
Alçak gönüllüdür, Bağdat'lı oğlan,
Ankara, Konya, Sivas, Kars falan,
Gelir ozanlar da, hep bu diyardan,
Gönülleri fetheden, o yuvadan.
Kayıt Tarihi : 24.11.2025 14:17:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!