Evet, biz bilmekten çok inanan insanlardık.
Hayâtın değeri ve önemi ancak o inanç çerçevesindeydi.
Bir bakıma, onsuz hiçbir değeri yoktu ve bundan dolayı içimizde kaynayan delikanlılığın bütün zorlamalarını reddeder gibiydik.
Gençtik. Kanımız kaynıyordu. Çivi gibi aslanlardık. Taşı sıksa, suyunu çıkaracaklarımız az değildi.
Erkeksek, erkek gibiydik, bu doğru; ama, çağını yaşamayan, yaşayamayan erkeklerdendik.
Gençliğimizi, gençlik heveslerimizi, hayâtı doyasıya içme arzûmuzu, bir başka bahâra mı, başka bir âleme mi bırakmıştık? Hayır. Dinlemeye, anlamaya fırsatımız olmadı. Dahası sevmeye ne elimiz ne dilimiz varabildi.
Yaşamaya fırsatı olmayan bir kayıp nesil olduğumuzu fark ettiğimizde, olan olmuştu.
yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.
Devamını Oku
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yüzden en çok
denizden alacaklıyım.




Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta