Mütebessim robotları vardı;
Etten, kemikten mürekkep.
Aslan özlü…
Koyun gözlü.
Demiri beslerdi ruhları…
Terleri, demiri parlatırdı.
Hep böylesin zaten eskiden beri,
Bak işte yine saatin geri.
Sirenleri de mi duymadın be adamım?
Yalvaran o sirenleri.
Geçti gitti vuslatın bütün trenleri,
İnsanlarla doluydu vagonları,
Bilirim;
Bir kavağım sence.
Hem de işe yaramaz bir kavak,
Upuzun,
Ve yusyuvarlak.
Ama bildiğim bir şey daha var ki;
Körkütük müptelası olmuşum da,
Senin elinden ölmelere ben.
Senin bu ölümle tehdit edişlerine,
Gülünmez mi?
Hem senin elindendir de ölüm,
Bir kere daha
Sitem değildin çocuk
Sitem değildin…
Ne çare ki annen öyle sandı.
Bir serzeniştin belki de
Babanın dilinden apansız dökülen.
Yazılmaması gereken şiir,
Yazılmamalıydı.
Ben de zaten öyle yaptım,
Ve o şiiri yazmadım.
Ama
Sence;
Bir savaşsa aramızdaki,
Bugün okula giden çocukların,
Doğduğu günden beri süren.
Öyleyse sevin,
Zafer senin.
Adsız bir karıncaydı…
Dostumdu.
En son içerlediğinde bana, sırtlamıştı da doru bir atı… Dörtnala doğuya koşmuştu.
Say ki;
Onlarca acılı yıldan sonra,
Henüz bir adım ardımda kalmışken,
Mahpusun dış kapısı,
Sırtına binip de bir merminin ölüm,
Tomurcuklanıvermiştir,
Şiirlerinizle yeni tanıştım ve çok güzellerdi nicelerinde görüşmek dileğiyle yolunuz açık olsun