Bu nasıl hikmettir canımdan geçtim,
Yaşayan ölüyüm badeler içtim,
Allah’ım umutsuz bir aşka düştüm,
Gözümün önünü göremiyorum.
Kavuşsam engeller yolumu bağlar,
Âlemin kahpesi kancıktan olur,
Bizim orospular burma bıyıklı (!)
........................................
Bir şey sana sana böyle kendini,
Doğrulmadı gitti belin emmoğlu.
Bakar kör geçtiğim hakikatlere,
Geldik geldik amma iş işten geçti.
Boşa dinlediğim nasihatlere,
Güldük güldük amma iş işten geçti.
Koynumuzda beslediğmiz çiyanı,
İnsan diye gördüm ise,
Canı yola serdim ise,
Suç mu gönül verdim ise,
Sabır taşı mıyım ben.
Tasam kaygım kater kater,
Açamadım sana duygularımı,
“Reddeder de boynum burulur” diye.
Gün güne biriken kaygılarımı,
Sakladım “zamanla durulur” diye.
Ne zaman “haykırmak istesem” sustum,
Sar Mevlam
Yaradanım halim sana ayandır,
Hakkımızda hayırlısın ver Mevla’m.
Tahammülüm akıllara ziyandır,
Çektiğimi sen bilirsin bir Mevla’m.
Kafa tutan kimdi geçen yıllara,
Ne çabucak unutmuşsun dünü sen?
Nasıl da benzedin böyle ellere,
“Hiç ayrılık yok” diyordun hani sen?
Gecelerde umut umut yeşerip,
Suyun şu ellerde en güzel suydu,
Seni bu hallere kim nasıl koydu?
Gelenden geçenden nazar mı değdi?
Çağıl çağıl çağlayışın nerede?
Şimdi mahzun boynun buruk burada.
İlk göz ağrım yaman kırdı dalımı,
Hayatımı zindan etti sonunda.
İkincisi yedi on dört yılımı,
Beni bir kenara attı sonunda.
Üçüncüsü çok allandı, pullandı,
Ordan burdan peydahlanan kürükler,
Katır gezip tay sanmasın kendini.
Yağmur yağıp kapandıkça yarıklar,
Dürzü deyyus bey sanmasın kendini.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!