Kararalı kara bahtın fermanı,
Ağustosda kara düştük bu sene.
Yakdı sürüp savurmadan harmanı,
Zahmeride kora düştük bu sene.
Yaralı da deli gönül yaralı,
Deli gönül coştun gine bu sıra,
Çağıl çağıl çağlayışın bundan mı.
Dertlere mi düştün gine bu sıra,
Siyim siyim ağlayışın bundan mı.
Neyse şu gönülün sih'ri büyüsü,
Bozamadım bozamıyom bir türlü.
Kırkı geçti düğümünün sayısı,
Çözemedim çözemiyom bir türlü.
Ağular tattırır ballar içinde,
İnsan diye gördüm ise,
Canı yola serdim ise,
Suç mu gönül verdim ise,
Sabır taşı mıyım ben.
Tasam kaygım kater kater,
Açamadım sana duygularımı,
“Reddeder de boynum burulur” diye.
Gün güne biriken kaygılarımı,
Sakladım “zamanla durulur” diye.
Ne zaman “haykırmak istesem” sustum,
Sar Mevlam
Yaradanım halim sana ayandır,
Hakkımızda hayırlısın ver Mevla’m.
Tahammülüm akıllara ziyandır,
Çektiğimi sen bilirsin bir Mevla’m.
Kafa tutan kimdi geçen yıllara,
Ne çabucak unutmuşsun dünü sen?
Nasıl da benzedin böyle ellere,
“Hiç ayrılık yok” diyordun hani sen?
Gecelerde umut umut yeşerip,
Suyun şu ellerde en güzel suydu,
Seni bu hallere kim nasıl koydu?
Gelenden geçenden nazar mı değdi?
Çağıl çağıl çağlayışın nerede?
Şimdi mahzun boynun buruk burada.
İlk göz ağrım yaman kırdı dalımı,
Hayatımı zindan etti sonunda.
İkincisi yedi on dört yılımı,
Beni bir kenara attı sonunda.
Üçüncüsü çok allandı, pullandı,
Ordan burdan peydahlanan kürükler,
Katır gezip tay sanmasın kendini.
Yağmur yağıp kapandıkça yarıklar,
Dürzü deyyus bey sanmasın kendini.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!