Regaip Şiiri - Yorumlar

affetme ve af dileme,
görünmez o ışıkla temizlenme
kendini aşk içinde bilme zamanıdır...

Ne güzel duygular pırıl pırıl
.Selam ve saygıyla

sizi seviyoruz...
şiirlerinizi de...

'Nerede ise duaların şiddetinden gökteki yıldızlar birbirine çarparak dağılacak. İşte bu şiddet duanın gücünü daha etkili kılmak için söylenmiştir.' demiş, Sayın Seyit Kılıç.

bak Süleymaniye'den
ve tüm şehr-i Istanbul'dan
mırıl mırıl yükselen dualar
nasıl da geceyi kollarında
sallıyor
yıldızlara çarpıp dağılarak...

Yıldızlar birbirime çarpıp dağılmayacak burada. DUALAR, yıldızlara çarpıp dağılarak GECEYİ KOLLARINDA SALLIYOR.

belki bu gece
aklına bir başka düşer
toprak olup,
yeniden ağaçta biten yaprak...

Burası da bir başka yorumcu tarafından yanlış anlaşılmış, eleştirilmişti. Açıklama gereği hasıl oldu.

TOPRAK OLAN YAPRAKla, İNSANın da onun dibi toprak olacağı, fakat YOK olmayacağı; yaprağın, çürüyüp, besin olarak dallara yürümesi ve yekrar yeşermesiyle, HAŞİR zamanı insanın TEKRAR YARATILIP HESABA ÇEKİLEĞİ hatırlayılıyor. TELMİH var.

Yaprak dala çıkar mı? İşte böyle çıkar. Aslında herkes biliyor da anlamazlıktan geliyor. Şair, burada TEFEKKÜR edilmesini istemiş. YENİDEN DİRİLİŞin mutlaka gerçekleşeceğine, ispatlarcasına değinmiş.

Şiir, yeterince açık. Anlaşılamayan yerleri varsa, art niyetle değil, samimice sorulsun, açıklayalım.

Bu güzel gün ve gecelerde dualarımızın kabul olması dileğiyle...

Mutluluklar...

Onur BİLGE

Cok begendim duru tertemiz duygularla yazilmis, harika bir siir, bu güzel ve anlamli siiri Güldeste Siir grubumda paylasmaktan onur duyorum...

Saireyi ve secici kurulu tebrik ediyorum...
Huzurlu bereketli ramazanlar diliyorum...

Selam ve dualarimla...

Regaip
Bu gece,
gözlerini hûşu ile kapayıp,
yüreğinden göğe
kendi sırat ipini çekme
zamanıdır...

bak Süleymaniye'den
ve tüm şehr-i Istanbul'dan
mırıl mırıl yükselen dualar
nasıl da geceyi kollarında
sallıyor
yıldızlara çarpıp dağılarak...

belki bu gece
aklına bir başka düşer
toprak olup,
yeniden ağaçta biten yaprak...

bu gece
ömrünü bir deftere serip
başka kirpiklerle okuma zamanıdır.

küslüklerini nehirlere salıp,
umutlarını yükleyip duaya
Allah'a yollama zamanıdır...

affetme ve af dileme,
görünmez o ışıkla temizlenme
kendini aşk içinde bilme zamanıdır...

bu gece...
her söz iki hece
...Al-lah...

sıratını bilen muradını tez elden bulsun
Regâip kandilim benim de kutlu olsun...

(23:30)
2005
Kızkulesi
Ayşenur Yazıcı

Şiirin kapsan alanında konu sınırsızdır.
Fildişi kuleye doğru tırmanın bazı kişiler şiirde ilahi kavramlar işlenince yadırgıyorlar ve başka kulvardaki ilkel tutucu yönlerini bilmeden itiraf ettiklerinin farkında olmuyorlar.

Kutsal ilahi gecenin bir güzel başarılı kadın şair-yazar tarafından şiirleştirilmesi insanı mutlu kılıyor.

Ayşenur Yazıcı görsel alandaki ününden yararlanmadan yazı ve şiir alanında takdir edilesi bir düzeye erişen ender kadınlarımızdandır.

'Sensin Mağara Adamı' adlı, her tümcesinde ölçülü ve sevimli tebüssümle kadınları ve erkekleri irdeleyen kitabı en güzel kanıtlarındandır.

Yalnızca yüzü güzel olduğu için sinema ve tiyatrodan, spikerlikten, mankenlikten destek alarak gazetelerde köşe kapan kompozisyon ödevi yazan kadınlardan değildir. Tırnaklarıyla kazıyarak günümüzde bu düzeye erişmiştir.

Şiir beş yıl öncesinin.

Sinyali demiş ki:
'Bir dua duygusu, bir şiire bu kadar içten, bu kadar riyası,z bu kadar yalın, bu kadar özlü olarak aktarılabilirdi...Basit ve sade olan, süsten uzak olan sanat aşılamaz ..Bir ölçüdür bu.'

Aynen katılıyorum.
Güzel ruhlu kadınlar kutsal ve ilahi günlerin de ayrımına varırlar.
.

Türk şiiri haddinden fazla bekletilmiştir...ısrarcı tutmların engelleriyle...şiirlerimiz ytersiz ve sessizdir...yani dokunmak istedikleri yere maalesef yeterince ve doğru kelimelerle basamamışlardır..basanlar ise maalesef yetersizdir...kadın şairler önemsiz bir meşguliyetle iştigal ediyorlarmış muamelesi görmüşlerdir...(bilinçli olarak) şiir erkeklerin tekelinden alınacak ve millileştirilecektir...şiir artık kendine gelmek zorundadır..benim dilimin şiirlerini dünya okumalıdır..bu dil bunu fazlası ile hakediyor..biz buna talibiz...zor ama imkansız değil

biliyor musunuz hanımefendi...en çok kadınların şiirin yakasına yapışmasından yanayım...ama böyle değil...çok yol almanız gerekiyor...çok şiir okumanız...ve vazgeçmemeniz...şiir yeniden kendi dili ve inancıyla doğacak göreceksiniz...şiir devrimini biz başlattık bu gece...hayırlı olsun derim...

hayret...devrim kelimesi sizi korkuttu...olsun...hiçbir şey buna engel değildir...biz şiirleri yeniden konuşturmaya yeminliyiz...siz silsenizde

Bırakın bu safsataları: ağaçlara kutsal dediniz çaput bağladınız, çeşmelere kutsal dediniz, suyundan medet umdunuz, Taş evlerin pencerelerine mum diktiniz, adakta bulundunuz, evliya dediklerinizden, kurtluş umdunuz. Bire münafıklar, kurtuluş sizlerin vicdanlarında. Gemicikleri, yumurtacıkları siz yürütün, gariban halka da, 'kadere boyun eğin' deyin. Allah, insanların vicdanıdır, vicdanından korkmayan, Allah' ı tanımaz. Allah'ı tanımayan ateistir

Din, kimsenin tekelinde değil. İnsan inanır veya inanmaz. Allahtan başka kimseyi ilgilendirmez.

Size ufak bir şey anlatayım. Geçen pazar Samsun'a günü birlik, kızım damadım ve torunumla birlikte denize gittik.Gördüğüm manzara beni ürküttü: Şöyleki: Bir çok kişi ailesiyle gelmiş, kadın-kız ve erkekler, Tanrı'nın bahşettiği doğadan hür bir şekilde istifade ediyorlar. Ne güzel. Güzel olmayan yanı ise, Türbanlı bir ailenin kocası özgürce denizden ve güneşten istifade ederken, karısı olan hanımefendi, o cehennemi bu sıcakta yaşayıp, durdu.Bire bedbahtlar, müslümanlık bu mudur? O kadın şimdiden cehennemi bu dünyada yaşıyor ve yaşatıyorsunuz.Erkeklere caiz olanları, kadınlara haram kılan bir dinin mensubu olamam ben.

Gerisi hikaye. Tüm hanımlara saygılarımı sunarım.