Her rüyan da gösteriyor izini,
Elâ elâ gözlerde ki o ışık.
Hatırlarken yumuşacık dizin'i,
Değil başın yastıklarla barışık.
Uçmasını bilemeyen kelebek,
Dön ha dön dön! Döndü bir çarktan öbür çarka,
Vasfı sınırlar aştı ta garptan ta şarka.
Yatsıya dek yanmaz mum, bu ''kemâlle'' bile,
Adına tescil oldu ''yalan'' isimli marka...
Ters rüzgarlar esen geceler uyutmuyor,
Döner dururum bir anaforda yutmuyor.
Sarpa sarmış işi, baktım ki seyrediyor,
İlk muhalif kedim oda fare tutmuyor...
Cihanda ayağa takılmayan taş olmaz,
İş işten geçer gözden akacak yaş olmaz.
Dirlik nizam dilersen ikiliği terk et,
Ki; bir gövdenin üstünde iki baş olmaz...
Toprağını sev gerek olmadan ikaza,
Başına gelmesin ''esaret'' gibi kaza.
Devlet ortadan kalkarsa tarumarlığın,
Benzemez dünyada olan hiç bir enkaza...
Servilerden tertipleyip Hu Hu! Alayı,
Katayım yanına bile o nurdan ay'ı.
Karanlık odana birde fener diyerek,
Anne! Başucuna asayım süreyya'yı...
Baş muhalif bir şaşkın ömrünce takoz oldu,
Kullanıcı ellerde müstamel bir koz oldu.
Adam dedi; ''sarayda altın klozetler var,''
Dediler ki; ''gel göster,'' anında bu toz oldu...
Ey kardeşim tanı bu yavşakları,
Kanla beslenerek bit olur bunlar.
Boyunların da ki gâvur tasması,
Çanak yalayıcı it olur bunlar.
Göstermezler senin hakkına rıza,
Tuz yedirdin yedik susadık yandık,
Dert, gam ver gelsin dolu sandık sandık.
Ey Celil, Cemil ümidimiz bitmez,
Dilimiz demesin haşa! '' Usandık...''
Yerden göğe şükür bolmuş görmedim,
Karun'un küpünü dolmuş görmedim.
Yoksulda kanaat zenginde tokluk,
Halinden bahtiyar olmuş görmedim...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!