KIZILAY
Deprem yangın selidir
Afetin her halidir
Düşkünlerin elidir
Kızıl renk hilalidir
Mevsimlerden sonbahar, aylardan ise ocak
Kavruluyor güneşten, hava sıcak mı sıcak
Sahibi telaş sardı, elinde koca bıçak
Bakıp görelim hele, masalda ne olacak
Bir torba saman ile birkaç bağ da balyaya
KÖROĞLU DER Kİ
Adımla dört yana dağılmışım ben
Beyler paşalarca çağrılmışım ben
Eşkiya hayduttan değilmişim ben
Yalnız Hakk önünde eğilmişim ben
Dediler ki Çin çekti, bu illette en başı,
Korona oldu artık, yeni dünya telaşı,
Esir eyledi eve, belli grup üstü yaşı,
Bilim İnsanı arar, dermana çare aşı.
Bir bölgede başlayıp, tüm sınırları aştı,
Orhan mı çalalım, Ferdi Müslüm mü?
Gönlümde yerini, buldu minibüs
Arkası yazılı, içi süslü mü?
Eskiden heryerde, boldu minibüs
Yazın toz dumanı, kışın karını
Duydum ki Mecnun’um düşmüş çöllere
Deli divaneymiş gelmiş dillere
Sorarım rüzgara esen yellere
Beklerim Mecnun’um gelesin diye
Bu nasıl ayrılık nasıl çileymiş
Sürdüler bu sefer maymun çiçeği
Yeter artık bilsin herkes gerçeği
Korona unutma bunun ölçeği
Geçen o günleri çok özlesinler
Korona dediler en başı Çin’di
Yaptığınız zulümler, zor geldi artık arşa
Dokunmayan yılana, demeyelim çok yaşa
Ne cennet ne cehennem, sanıyor musun boşa
Cehennemin kaynayan, o narında boğulun
Kaldırmıyor yürekler, vicdanlarda ağır yük
Şirin’e sonsuz aşk varsa Ferhat’ta
Vardır bu Mecnun’da fazlası hatta
Kavuşmak hayal mi söyle serhatte
Vur hançeri dağa del bayram olsun
Çölde çalı idim bir güle döndüm
Düşmüşüz gurbete, sıladan ayrı
Paramparça olduk, düzelmez gayrı
Bu mektup sanadır, buradan çağrı
Sıladan habersiz, kalma Mehmet'im
Ailenin ardında, dağ gibi dimdik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!