Dilediğini dilediği yerde yaratan,
Olmazları olur kılan, Olurları da olmaz yapan,
Hikmetlerini, Mucizelerini Karşımıza çıkaran,
Kudret sahibi Allah değilmi?
Hani dipdiri güzel bir elmanın içinde,
Kahpe bir çelme takılır,
Haram batağına yüzüstü düşer, kirlenir adam.
Haince bir sevda yıldırım gibi düşer,
Kaybeder yüreğini, kendini bulamaz adam.
Geride bıraktığı ay parçaları, güneş topları…
Bir gün bu resimler gibi sararıp solmak var! ..
iyisimi bunu ben yapmalıyım şimdiden.
Sen Renkli, Ben Siyah Beyaz bir dünya,
Sen şafakta al tan, ben günbatımındaki kızıl güneş,
Sen henüz yeşeren körpe filiz, ben Orak bekleyen Harman! ..
Artık zamanlar belirsiz,
Tarih zayi olmuş bir kimliksiz.
Sana dair davetler birer hükümsüz,
Günler, haftalar isimsiz,
Ayları sorma, onlarda seneler gibi sensiz.
Ömrümün kulağına okunan ezan gibisin,
Alıcısı çok olan ama güç yetirilemeyen bu canımı,
Sen alırsın diye, sana getirdim.
Düşürdüğün tuzaklarda, kurduğun pusularda,
İstiyorsun diye, istediğin canı vermeye geldim!
Sen iste, ben canımı vereyim demiştim,
Tabi ki böyle kahpece olsun istememiştim.
Her insanın bir hikayesi olur. Benimkide farklı. Hayatın meşruiyeti dahilinde çok hızlı bir yaşam.... Çok riskli bir hayat sürmek. Ülkenin Çalkantılarında kabarmak, Durgunluğunda çalkalanmak... Dünya ya tapmamak ve bunun sonucu dostları incitmemek... Mümkünse dünyanın hesabını dünyada iken görebilmek... İlahi adalet için Hz. Eyyub'un sabrını taşımanın yollarını bilmek... Her kesin yaşadığı bir yıla, en az iki yıllık bir hayatı sığdırabilmek.... Kahrolmak ama yıpranmamak... Mutluluğun sarhoşluğunda kaybolmamak... Başarınca ukalalaşmamak... Kaybedince mücadeleyi bırakmamak... İşkencelere den usanmak yerine, işkencelerin usandığı ve hatta kapısına yaklaşmaktan çekineceği biri olmak...Bir kadını sevebilmek ama hayatın anlamının o olmadığının da farkındalığını hep taşımak... Fidanlar yetiştirmek, çocuklar gibi... Ve bunlar için gönüllü bir saka olmak... Oflanmadan ve sızlanmalardan uzak... Hak edene basamak olmak, hak etmeyenin tekerine çomak sokan biri olmak...Yasalar işlemiyorsa, kendi yaslarını işletebilmek, ne pahasına olursa olsun.... Adil olmak ama zalimlere ve korkaklara acımamak... Bütün aramalara ve peşine düşülmelere rağmen paniklememek... Dostların gönlünü alarak onlara değer vermek ve düşmana da görünerek bu ziyaretleri hiç aksatmamak... Bir kadın olarak sessizce bir çocuk doğurabilmek... Kendi çığlıklarını bir kenara bırakıp, dünyaya meydan okuyan bebeğin çığlıklarını dost ve düşman kulaklarında çınlatmak için kendi acısını hissetmemek... Bütün kitapları tanımak ve en az birini yaşamak... Mümkünse en güzelini... Ülkenin bütün nimetlerinden faydalanmak (hastaneden mahpushaneye, Dar ağacından, bahçedeki meyve ağaçlarına kadar hepsine yaklaşabilmek) ... Yaşamak hak ise ölümünde hak olduğunu kabullenmek. Ve Yaşamak hakkını istediğin kadar, ölüm dene diğer hakkınıda sonuna kadar kullanmak. Hemde hergün binlerce kere bu hakkınıda istemeyi unutmamak... Evet dostlar her şeye rağmen yaşıyorum ve buradayım... Dediğim gibi bütün haklarımı kullanan biri olarak, buradaki hakkımı da kullanıyorum. selam ve sevgiler...
GİDEN DOSTLAR
Sıkıntısı düştü yüreğime;
Dökülen yaprakların,
Ve de zamansız solan güllerin...
Yollar dağlara vurur, körpe bedenlerimizi.
Peşimize düşen değil, ihanet kırar belimizi.
Sevecek yaşta; sevdalara, aşklara değil,
Kavgalara vurduk bu deli yüreğimizi.
Srilanka, Bilbao, Keşmir, Filistin,
10 Haziran 2015 sabah saat 11:30 Yer: Bakırköy Adliye sarayı
Bu gün Doğum günüm. Kimselerden hediye almadım. Kimseler bilmedi doğum günümü.
Bilenler de umursamadı.
Dedilerki; Eda sayfasını kapatki, başka sayfalar açılsın sana.
Dedimki; Hayat sayfamı kapatmak ölümden beterdir bana.
Dedilerki; Edanın hayaliye uğraşıyorsun, kendini aldatıyorsun.
Dedimki; Onun hayliyle yaşamak, Başkaları ile gülmekten iyidir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!