Biri bu ezilmiş yüreği alabilir mi?
Gözyaşlarımı durdurabilir mi biri.
Biri yangınımı söndürüp,
Geç buldum Tez Yitirdim
Hani bir söz vardır; altın çamura düşmekle değerini kaybetmez diye...
Benim için sen böylesin işte!
Hep değerlisin ve hep öyle kalacaksın.
Cevap vermeni beklemiyorum bu yazdıklarıma.
Yasal mermilerin yamulduğu kaya,
İhenet istilasına direnen yasadışı firari,
İçinde acıların kaybolduğu kör kuyu,
Bahara Hasret, umut deryası yürek, bizimdir gülüm! ..
Hayata Merhaba diyemeden, mahpusa selam veren,
Üçyüz Bin yıl öncesinden başlayan bir tarih.
Ve Üç Bin yıllık Şehir olma ömrü ile sahih.
Tarih; M. Ö. 3000 Yılı.
Ne, Neolitikler ve nede, Kalkolitikler farkındaydı,
Ne yaptıklarının ve neyi neye hazırladıklarının...
Sende Hatırlıyormusun?
Kim bilir şimdi nerede ne yapıyorsun
Kimin için üzülüp, kimin için ağlıyorsun.
Dokunmaya kıyamadığım o gül yüzünü
Başkası öperken, beni hatırlıyor musun?
Bir Kelebek bir dağı yakabilirmiydi?
Akla ziyan bir önerme olsa da,
Aslında bu bir gerçekti.
Sahi insan dediğin neydi?
Kanayan bir yürek ile,
TÖVBEYE ZAMAN OLACAKMI
Günahlarının içinde boğulacaksın!
Firavunun, Allah’ı inkarı gibi son kez,
Diz çöküp tövbe edeceksin çektirdiklerine...
Nemrut’un başını duvarlara vurması gibi,
Sancısı hala yüreğimdedir;
Kanatlarına dağların yüklendiği
Ve sonrada kaldır diye emir verilen,
Kaldıramayınca bedenlerine
Kırbaçlar inen, O narin,
O bir üflemelik can sahibi kelebeklerin,
USLANMAZ ADAM
Ne duvarlara çertik atmayı,
Ne de saz çalmayı öğrendim.
Ne boncuktan tespih yapmayı,
Ne yemek yapmayı,
VUR ÖLDÜR BENİ
Her ne kadar gülmesem de,
Ağlamayı da pek bilmezdim,
Ateşi sevmesini bilirdim de;
Beni de yakacağını bilemezdim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!