Güzeller semtinden bize gel oldu
Varamam şu iller yazlanmayınca
Kalmadı hiç talib ehl-i dil oldu
Gerçekler bilinmez azlanmayınca
Yezid'e verildi cevr ile cefa
Güzel Şah'ım çok yerlerden görünür
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı
Akıl edemedim senin sırrına
Aslı nedir neye verdin Bağdad'ı
Yazık değil mi müminle müslime
Hak belasın versin Mülcem Oğlu'nun
Hançer ile kanın saçtı Ali'nin
Terk eyledi Bağdat gibi şarını
Ecel burcu boynun büktü Ali'nin
Ali'm çeker idi dünya firkatın
Hak Muhammed Ali geldi dilime
Kalma günahlara mürvet ya Ali
Yine ihsan senden ola kuluna
Kalma günahlara mürvet ya Ali
Hatice Fatıma mihr-i muhabbet
Hak Muhammet Ali Haydar
Kılavuzdur çekip gider
Vilayet madeni cebbar
Dost zülfüne takıp gider
Şu aleme ün eylemiş
Hak nasip eylese dergaha varsam
Bir dem divanına dursam ya Ali
Eğilsem eşiğine niyaz eylesem
Yüzüm tabanına sürsem ya Ali
Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman
Hak peyik yollamış selam eylemiş
Her sabah her sabah yalvarır kullar
Onlar da özünü Hakk'a yetirmiş
Her sabah her sabah yalvarır kullar
Uymayasın kör Şeytan'ın sözüne
Gelmiş iken bu yerleri gezelim
Ölüm ile ayrılığın elinden
Gonca gonca güllerini derelim
Ölüm ile ayrılığın elinden
Yaz gelince bir bozcacık meşeyi
Gelin özümüze sitem uralım
Hile ile hurda ile hal olmaz
Hakkın divanına nice varalım
Hak katında yalancıya yer olmaz
Yine gerçeklerden açtık kapuyu
Pirimin sevdası burnumda tüter
Bir ayrılık vardır ölümden beter
Gelin rıza ile gönderin bizi
Benim pirim yücelerde oturur
Bu muhabbet tez ayrılık getirir
"Şu ellerin taşı, hiç bana değmez,
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni !"
Kalleş hızır
Breh breh