PERİ KIZI MASALI
Köyümüzde her daim anlatılır dururdu
Dinleyince kalbimiz korku ile vururdu
Korkulacak bir şey de esasında yok idi
Masalda hüzün,özlem, acı,elem çok idi
Köy halkından bir adam çıkmış evden erkenden
Rastlamış bir düğüne tarlasına giderken
Bir kız görmüş ötede kimsesiz bir başına
Ya girmiş ya girecek henüz on beş yaşına
Saçını tarıyormuş bir ağacın dalında
Saçı yere değiyor altın tarak elinde
Daha da yaklaşınca göz göze gelmiş kızla
Yakasına iğneyi saplayıvermiş hızla
Aniden şimşek gibi bir ışık ki yayılmış
Her şey o an yok olmuş düğün dernek dağılmış
Kaçamamış malesef sadece peri kızı
Yüreğine saplanmış dağ gibi büyük sızı
Saplanan ki adeta iğne değil ok imiş
Bağırsa da nafile onu duyan yok imiş
Göz yaşına boğulmuş dünyalar güzeli kız
Gökten yere çakılmış parlayan güzel yıldız...
-Artık benim kızımsın, bırakmam asla seni
Efendin değil haşa, baban kabul et beni
Kız mahzun bir şekilde, adamla düşmüş yola
Hâlâ gözü yollarda bakıyor sağa sola
Malesef ki etrafta, ne gelen var ne giden
Esaret bu sonuçta budur zoruna giden
....
Derken günler ve aylar, art arda gelip geçmiş
Peri ümitsiz artık, evlat olmayı seçmiş
Herkese yardım eder çok dualar alırmış
Onun mahirliğine, alem hayran kalırmış.
Bilmediği bir ilim neredeyse hiç yokmuş
Edepli, mütevazı, gözü ise pek tokmuş...
Tüm köylü birlik olsa yetişemez hızına
Bedel imiş adamın, altı tane kızına.
Adam peri kızına çokça değer verince
Diğer kızları birden hastalık tutmuş ince
Hastalık dediysem de, kıskançlık esas adı
Bu kız geleli kaçmış ağızlarının tadı
Baba nasihat verir, güzel davranın ona
Yoksa bereketimiz aniden erer sona.
Hakikaten öyleymiş kız bereket getirmiş
Sanki onun gelişi kuraklığı bitirmiş
Ambarlar dolup taşmış hanesi olmuş abad
Onu dost edilenler hemen alırmış murad
Gülünce gözükürmüş inci gibi dişleri
Köprü kemeri sanki, o kavisli kaşları...
Yüzünü gören daha kendini alamazmış
Gözlerinde kaybolan yolunu bulamazmış
Yosun yeşili gözler denizlere çalarmış
Onunla bakışanlar hülyalara dalarmış
Köyün yiğitleriymiş ona gönlünü yakan
Artık kimse kalmamış diğer kızlara bakan
Kızlar birlik olarak düşünmüşler bir plan
Gönderelim periyi o aslında bir yılan.
Her şeyin farkındaymış zavallı masum melek
Haset etmek yerine dileseler bir dilek
Diyerek iç geçirmiş dost edinmiş hüznünü
Kızlar getirivermiş kara bir koyun yünü
Al bunu git nehire, beyazlatmadan gelme.
Bize sormadan sakın, bir daha gönül alma.
Peri kızı hizmetkâr edemez ki itiraz.
Lakin o da bilir ki, kara yün olmaz beyaz.
Yola koyuluvermiş varmış nehir başına
Üzüntüden kahrolmuş boğulmuş göz yaşına
Bir yandan yün yıkayıp bir yandan da ağlamış
Yanık sesiyle bütün yürekleri dağlamış
İstenmediği yere bir daha gidemezmiş
Lakin o hiç kimseye asla kin güdemezmiş
Günler sonra yanına bir çocuk çıkagelmiş
Tek özgürlük umudu bu iki masum elmiş
-Yakamdaki iğneyi, gel çek çıkar olur mu?
Annem babam yıllardır, gözlüyordur yolumu...
Çocuk kızın haline acıyarak bakınmış
Peri için özgürlük artık çokça yakınmış.
Yakasından iğneyi çıkarıp alıvermiş
Cefakâr periciği orada salıvermiş
Peri kızının hızla kaybolurken izleri
Boşlukta yankılanmış, şu son sırlı sözleri
-Tam yedi yıl çalıştım, çok görmedim hizmeti.
Demediler anlat bize, bin bir türlü nimeti...
-Evelik, develiğin, sormadılar sırrını.
Bu günü yaşamadan, beklediler yarını...
Peri kızı köylüye, böylece veda etmiş.
Son pişmanlık herkese, ömür boyunca yetmiş...
Kayıt Tarihi : 10.5.2019 11:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Köyümüzde eskiden yaşandığı iddia edilen efsaneyi kendimce şiirleştirmwyw çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!