Peri Kızı Masalı Şiiri - Ahmet Yıldırımtepe

Ahmet Yıldırımtepe
90

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Peri Kızı Masalı

PERİ KIZI MASALI
Köyümüzde her daim  anlatılır dururdu
Dinleyince kalbimiz  korku ile vururdu

Korkulacak bir şey de  esasında yok idi
Masalda hüzün,özlem,  acı,elem çok idi

Köy halkından bir adam  çıkmış evden erkenden
Rastlamış bir düğüne  tarlasına giderken

Bir kız görmüş ötede kimsesiz bir başına
Ya girmiş ya girecek henüz on beş yaşına

Saçını tarıyormuş bir ağacın dalında
Saçı yere değiyor  altın tarak elinde

Daha da yaklaşınca göz göze gelmiş kızla
Yakasına iğneyi saplayıvermiş hızla

Aniden şimşek gibi  bir ışık ki yayılmış
Her şey o an yok olmuş düğün dernek dağılmış

Kaçamamış malesef  sadece peri kızı
Yüreğine saplanmış dağ gibi büyük sızı

Saplanan ki adeta iğne değil ok imiş
Bağırsa da nafile onu duyan yok imiş

Göz yaşına boğulmuş  dünyalar güzeli kız
Gökten yere çakılmış  parlayan güzel yıldız...

-Artık benim kızımsın, bırakmam asla seni
Efendin değil haşa, baban kabul et beni

Kız mahzun bir şekilde, adamla düşmüş yola
Hâlâ gözü yollarda  bakıyor sağa sola

Malesef ki etrafta, ne gelen var ne giden
Esaret bu sonuçta  budur zoruna giden
....

Derken günler ve aylar, art arda gelip geçmiş
Peri ümitsiz artık, evlat olmayı seçmiş

Herkese yardım eder  çok dualar alırmış
Onun mahirliğine, alem hayran kalırmış.

Bilmediği bir ilim  neredeyse hiç yokmuş
Edepli, mütevazı, gözü ise pek tokmuş...

Tüm köylü birlik olsa  yetişemez hızına
Bedel imiş adamın, altı tane kızına.

Adam peri kızına çokça değer verince
Diğer kızları birden hastalık tutmuş ince

Hastalık dediysem de, kıskançlık esas adı
Bu kız geleli kaçmış  ağızlarının tadı

Baba nasihat verir, güzel davranın ona
Yoksa bereketimiz  aniden erer sona.

Hakikaten öyleymiş  kız bereket getirmiş
Sanki onun gelişi  kuraklığı bitirmiş

Ambarlar dolup taşmış hanesi olmuş abad
Onu dost edilenler hemen alırmış murad

Gülünce gözükürmüş inci gibi dişleri
Köprü kemeri sanki, o kavisli kaşları...

Yüzünü gören daha  kendini alamazmış
Gözlerinde kaybolan  yolunu bulamazmış

Yosun yeşili gözler  denizlere çalarmış
Onunla bakışanlar  hülyalara dalarmış

Köyün yiğitleriymiş  ona gönlünü yakan
Artık kimse kalmamış  diğer kızlara bakan

Kızlar birlik olarak  düşünmüşler bir plan
Gönderelim periyi  o aslında bir yılan.

Her şeyin farkındaymış  zavallı masum melek
Haset etmek yerine  dileseler bir dilek

Diyerek iç geçirmiş dost edinmiş hüznünü
Kızlar getirivermiş kara bir koyun yünü

Al bunu git nehire, beyazlatmadan gelme.
Bize sormadan sakın, bir daha gönül alma.

Peri kızı hizmetkâr  edemez ki itiraz.
Lakin o da bilir ki, kara yün olmaz beyaz.

Yola koyuluvermiş  varmış nehir başına
Üzüntüden kahrolmuş boğulmuş göz yaşına

Bir yandan yün yıkayıp  bir yandan da ağlamış
Yanık sesiyle bütün yürekleri dağlamış

İstenmediği yere  bir daha gidemezmiş
Lakin o hiç kimseye asla kin güdemezmiş

Günler sonra yanına bir çocuk çıkagelmiş
Tek özgürlük umudu  bu iki masum elmiş

-Yakamdaki iğneyi, gel çek çıkar olur mu?
Annem babam yıllardır, gözlüyordur yolumu...

Çocuk kızın haline acıyarak bakınmış
Peri için özgürlük  artık çokça yakınmış.

Yakasından iğneyi çıkarıp alıvermiş
Cefakâr  periciği orada salıvermiş

Peri kızının hızla kaybolurken izleri
Boşlukta yankılanmış, şu son sırlı sözleri

-Tam yedi yıl çalıştım, çok görmedim hizmeti.
Demediler anlat bize, bin bir türlü nimeti...

-Evelik, develiğin, sormadılar sırrını.
Bu günü yaşamadan,  beklediler yarını...

Peri kızı köylüye, böylece veda etmiş.
Son pişmanlık herkese, ömür boyunca yetmiş...

Ahmet Yıldırımtepe
Kayıt Tarihi : 10.5.2019 11:17:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Köyümüzde eskiden yaşandığı iddia edilen efsaneyi kendimce şiirleştirmwyw çalıştım. Umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!