Her zaman güzelsin ya, bugün bir başka güzel…
Güzelliğin düşürdü; beni bu aşka, güzel!
Yüreğine al beni, bırakma hiçbir yere;
Değişmem cennet âlâ; saraya, köşke güzel!
Gerdanın ay sarısı, dudakların bal kiraz,
Sen ne bıkmaz usanmazsın?
Bezdirirsin gönül beni.
Gün gelir ki kör kurşuna,
Dizdirirsin gönül beni.
Sadık demem böyle yâre,
“Seviyorum” desen bana,
Bu gönlüm sultan olurdu.
Kimse alamazdı benden,
Senin için kan olurdu.
Ayın şavkı vursa yüze,
Sana söylüyorum sana,
Ne olur bir dursan güzel?
Önce dinlesen de beni,
Sonra çekip vursan güzel!
Zülüflerin tel tel olmuş,
Seni sevip saramadan,
Söyle benden vaz mı geçtin,
Mutlu bir gün göremeden,
Söyle benden vaz mı geçtin?
Ateşinde kavrulduğum,
Sahte sevgilerin tüketti beni,
İşin gücün hile imiş sevdiğim.
Gerçekten sevmişti bu gönül seni,
Seni sevmek çile imiş sevdiğim.
Nereden tanıdım, nereden gördüm?
Bizim Mahzuni’miz vardı bir zaman;
Özü, Hacı Bektaş Pir yolundaydı.
Mangal yüreğinde bir ince duman;
Közü, Hacı Bektaş Pir yolundaydı.
Mazlumun, yoksulun sadık yâriydi
Tabiplerin çabaları boşuna,
Yaraları iyileşmiş Anamın…
Mezar taşı konmuş iki başına,
Yaraları iyileşmiş Anamın…
Tansiyonu bir nefeste bitirmiş,
Sen niçin bu kadar güzelsin böyle?
Aklımı başımdan uçurma güzel.
Soyun huri midir, melek mi söyle?
Geceler uykumu kaçırma güzel.
Yavru ceylan gibi gördüm solumda,
(Mübalağa Sanatına Örnek)
Hele bakın, kulak verin sözüme!
Dinleyip düşünün şöyle derinden.
Yalanım varise deyin yüzüme,
Kahrolur giderim onun arından.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!