Eğildim
Belleğini yitirmiş kayıp bir zamana
Eğildim
Yokladım yer yüzünü
Yokladım yanmış parmak uçlarımla
Karanlıkta bir boşluğa sarılır gibi
Karanlıkta bir oyuğa tutundum
Keskin ve körelmişti her nasılsa
İnanmak annemizden öğrendiğimiz ilk ninni
Sadece ruhumuza fısıldanan
Sadece inananların işittiği bir dua sanki
Bir ayrılık sonatı çalıyor
Kulaklarım sağır
Avuçlarım sızlıyor derinde
Avuçlarım sızıyor derine
Sesin yankılanıyor uçurum uçurum
Sesin kayboluyor boşlukta
Duyuyorum toprağa hasret bir balığın kanat sesini
Biliyorum imkansız
Yine de inceden arıyorum gitmekte olanı
Çoktan varmış olanı
Yolu yarılayanı
Hiç gelmeyeni
İnanmak boynumuza asılmış yedi günahtan biri
Sadece kibirle üflenmiş kulağımıza
Sadece aldananların işittiği bir ezgi
Yeryüzünde var olmamış bir oyuğum
Eğildim baktım yakından
Tarihime tanıklık eder gibi
Ayaklarımda kül ve ateş
Ayaklarımda soykırımın izleri
Sürüyorum eteğimi bir başınalığın avlusuna
Sürülmüşüm bir sevdadan çok belli
Anlaşmalı bir boşanma davasında
Anlaşılmayan tarafım sanki
Uyanıp etimle kemiğimle uykularımdan
Sabaha karşı kabullendiğim
Bir mahkûmun son isteği
Duysun yer gök
Duysun kilit kapı, eski mezar
Duysun dilsiz kavimler
Atılan ilk taşım ayrılığa
Kim daha masumsa
O atmamış çok belli…
Ayda Canbaz
Kayıt Tarihi : 18.11.2024 21:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!