Bu senin kaçıncı gidişin böyle,
Yılları dolayıp bahar-ı ömre.
Tekrarı mı olur geçmişin? Söyle
Otuz üçüncü kez düşerken cemre.
Ne yağmur başlıklı mevsimler geçti,
Doğduğum topraklar- ki karış karış-
Atamın kanıyla yoğruldu gözüm,
Tevekkül içinde mahzun yalvarış,
Kıraç dağlar öyle doğruldu gözüm.
Çıplak pençesiyle yırtıp yüzünü
Ruhumun en ücra köşelerinde
Karanlıklar çöktü, farkında mısın?
Boğulurum sensiz gecelerinde
Anlamam, dünde mi, yarında mısın?
Benliğim kahrolmuş, benliğim yorgun,
Beş Gün oldu yollardayız,yorgunuz,
İhanetler gördük dosttan,kırgınız,
Herbirimiz kederliyiz, durgunuz.
Vurma çavuş vurma, kurban olayım,
Son uykuya yar dizinde dalayım.
Bir İstanbul şarkısından koparıp
Sarmaladım seni dizelerime.
Harmanlanmış türkülerden aparıp
Katık yaptım seni şiirlerime.
Kanlı bir pusuydu elâ gözlerin,
Ben; bir aşk-ı memnu, bir yasak vuslat,
Bir nisyan-ı mutlak noktasındayım...
Sen ağla yüreğim, maziyi ıslat.
Seyyare-i efkâr ukdesindeyim....
Ruhumun en asi, yoz tarafından
Sıyrıldı ömrümün bayramlıkları
Beden, suyu çekmiş hale büründü.
Bakış seçmez oldu karanlıkları,
Yaz-bahar tükendi, hazan göründü.
Gözleri güneşti, batmaya durdu,
Kurduğumuz kentler kapalı gülüm,
Yüreklerimizin caddelerine...
Ve 'sen' ler dalından kopalı gülüm,
Dün akıtır günler loş evlerine...
Elim sigaraya düşer bir vakit,
Ilık bir sonbahar 'merhaba' dedi,
Yine yol göründü kelimelere..
Gün telaş içinde, zaman inledi,
Anılar saldırdı son dizelere.
Bir akşam üstüydü, yalnızdı sokak,
Yorgun düşüncelerimde sakladım
Bûselerin uçuşan buğusunu.
Yalnızlığı gecelerde yokladım
Ürküttüm zamanın son kuğusunu...
Beceriksiz sevilerde boğuldum,
Antolojide tanıdığım ilk 'insan'...tavırları ve asilliği ile örnek alınacak bir bilge...